Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, “Tüm Türkiye gibi biz de sizlerle birlikte elimizden geleni yapmaya çalıştık, çalıştınız. Biz de Burdur’da karınca kararınca 14 tır dolusu insani yardımı, Burdur halkının da katkılarıyla deprem bölgelerine gönderdik. Diğer taraftan 10 tane konteyneri acil bulabildiğimiz imalatı yapılmış konteynerleri direkt satın alarak bölgelere gönderdik. 3 itfaiye aracımızı, 1 ekskavatörümüzü, 2 kamyonumuzu, 2 binek aracımızı, 1 cenaze aracımızı, 18 itfaiye personelimizi de alanda çalışmak, yardım etmek, arama ve kurtarma faaliyetlerine katılmak üzere ilk andan itibaren bölgeye gönderdik. 2 tır dolusu su vardı. Ekmek gönderdik. 30 binin üzerinde ekmek gönderdik. Battaniye, kılık kıyafet, kuru gıda, bebek bezi, hijyen malzemesi, bebek maması, hijyen setleri, katalitik ve elektrikli sobalar ve 1 kamyon dolusu da yakacak odun göndererek yurttaşlarımızın katkısıyla ilk anda ilk birkaç gün içerisinde çok acil ihtiyaç olarak addedilen şeyleri değerli Burdur halkının katkısıyla gönderdik.” dedi. Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, mart ayı belediye meclis toplantısında Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilde yıkıma neden olan depremlerin ardından Burdur Belediyesi’nin yapmış olduğu çalışmalar hakkında meclis üyelerini bilgilendirdi. Başkan Ercengiz konuşmasında şunları söyledi; “Ebrar sitesine ilk ulaşan ekip Burdur Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekipleriydi” “6 Şubat 2023 günü saat 04.17’de ülkemiz Kahramanmaraş merkezli olmak üzere büyük bir deprem hadisesini yaşadı. Ve 11 ili kapsayan önemli bir yıkım, önemli kayıplar verdiğimiz yurttaşımızın canını ve malını kaybettiği ve ülke olarak seferber olduğumuz 20-25 günlük süreci birlikte yaşamaktayız. Bir süre daha yaşamaya devam edeceğiz. 6 Şubat sabaha karşı büyük bir deprem yaşandı. Biz de bu depremi bir şekilde kendi personelimizin deprem bölgesinde olması hasebiyle çok erken haber aldık. Temizlik İşler Müdürümüz burada, Enver Bey’e geçmiş olsun diyorum. Kendisi de göçük altında kalmıştı, göçük altından bizi haberdar etti. Biz de onun vasıtasıyla depremin şiddetini ve büyüklüğünü bir ölçüde anlamış olduk. Şükürler olsun Enver Bey kendi olanaklarıyla ailesiyle birlikte yıkık binadan beşinci katta olan binasının ikinci kat olarak yıkılmış haliyle çıktı, kurtuldu. Ama tabi biz kötü iletişim şartlarıyla birbirimize ulaştık, ulaşamadık yani onun kurtulduğunu duyduk ama depremin büyüklüğünün de farkına vararak İtfaiye Ekiplerimizi derhal yola çıkardık hem de istikameti belli olmadan afet bölgesine gitmek üzere Kahramanmaraş’a yönlendirdik arkadaşlarımızı saat 09.00-09.30 gibi ve gün batmadan arkadaşlarımız Kahramanmaraş'a ulaşmışlardı.  Oradaki sürekli adından bahsedilen Ebrar sitesine ilk ulaşan ekip Burdur Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekipleriydi. Ekiplerimiz kaldıkları süre boyunca 14 yurttaşımızı canlı olarak ve Ebrar sitesinden çıkarttılar tabii zor bir süreç yaşandı. Afetin büyüklüğünün kaçınılmaz ve tartışılmaz olduğu kesindir. Biz afetin büyüklüğü konusunda gerçekten Hatay bölgesine gidip gözlerimizle görenlerden olarak çok büyük bir afet olduğunu sizlere söyleyebiliriz. “Bizim de bu deprem için bazı hazırlıklar yapmamız gerektiğine kanaat getirerek bölgeden ayrıldık” Büyük bir afet. Bu büyük afet karşısında yeterli hazırlığımız olmadığının ülke olarak tüm kurum kuruluşları olarak koordinasyon eksikliklerimiz olduğunu bir ders olarak çıkarmamız gerektiğini de notlarımız arasına aldık. Çünkü afeti engelleme şansımız yok. Bu büyük deprem karşısında insanoğlu çaresiz ancak insanoğlunun deprem öncesinde, deprem sonrasında ve deprem anında neler yapılması gerektiğine dair birtakım dersler çıkarması gerektiğini ve diğer tüm dünya coğrafyalarında depremle yaşayabilenlerin kazandığını bilerek bizim de bu deprem için bazı hazırlıklar yapmamız gerektiğine kanaat getirerek bölgeden ayrıldık. Allah böyle bir acıyı, hiçbir dünya milletine yaşatmasın gerçekten çok büyük bir acı. Yıkımın maddi kaybının yanı sıra manevi kayıplarının kolay toparlanamayacağı bir süreci yaşayacağız bu da kaçınılmaz. Çünkü eylem sadece oradaki yaşamı yeniden kurabilmekten ibaret değil, oradaki yaşama yeni binalar yapabilmek veya yeni binalarda insanları yaşatarak tamir edebilmek hiç mümkün değil. Belki bir nebze olsun insanların yaşam koşullarını düzeltebiliriz ama hem sosyolojik açıdan hem de psikolojik açıdan insanoğlunda, bölge halkında hatta tüm ulusumuzda ağır hasarlar veren büyük bir felaketi yaşadık. Bu felaket karşısındaki aczimiz felaketin büyüklüğünün yanı sıra aslında bu konularda ülke olarak yeteri kadar organize olamamamızdan da kaynaklanmaktadır. Bunun neresinden başlarsak, başlayalım her birinin yeni baştan ele alınması gereken bir dönem ve bunun da siyasetin üstüne çıkartılarak bir yurttaş bilinciyle İlkokul bir seviyesinden başlanarak vatandaşımızı bilinçlendirip, bu yapı stokuna varıncaya kadar birçok faktörü detaylı araştırıp, detaylı değerlendirip bu afet karşısında ne kadar hazırlık yapabiliriz buna bakmamız lazım. “El birliğiyle hiçbir siyasi parti gözetmeksizin hiçbir mezhep, alt kimlik, üst kimlik bakılmaksızın hepimizin kol kola bir araya gelerek ayrışmadan bu sorunları çözmemiz gerekir” 1-7 Mart Deprem Haftası yani deprem haftası nedeniyle belki biraz daha farkındalık oluşabilir diye düşündük aynı zamanda Yeşilay Haftası, Allah’tan Kızılay haftası değil Kızılay'ın bu kadar çok tartışıldığı bir haftada ona da baktım 29 Ekim-4 Kasımmış, kamu kurumlarının kamu yararına çalışan kurumların hiçbir şekilde tartışmaya açılmaması lazım. Bu kurumların asli görevlerini yapması lazım, asil görevleri neyse o asli görev tanımları içerisinde yurttaşın kara gün dostuysa kara günde var olması gerektiği yerde var olması lazım. Bizim en büyük arzumuz, isteğimiz budur zira 1971 depreminin fotoğraf kayıtlarına baktığınızda saat 8.30 civarında olan deprem öğleden sonra saat 5 civarında da Burdur’dan çekilen fotoğraflarda da öğretmenimiz bilir, bizden büyükler bilir çünkü biz o depremi bilmiyoruz henüz dünyada ben yoktum. Kızılay çadırlarının kurulduğunu, Burdur’un muhtelif yerlerinde Kızılay'ın da gelip çadırlarını kurduğunu gördüklerini ifade ederler.  Bunu niçin söylüyorum, bunu şunun için söylüyorum artık kamu kurumlarının tartışılmaması gerekir. Görev tanımlarının doğru yapıp bunun üzerinden de başka şeyleri konuşup asıl meselenin kaynağından uzaklaşmamak gerekir yani bugün orada mağdur olmuş yaklaşık 10 milyona yakın yurttaş var doğrudan dolaylı. Bu yurttaşın yaralarının bir an evvel sarılıp, hayatın en kısa zamanda normale döndürülmesi için el birliğiyle hiçbir siyasi parti gözetmeksizin hiçbir mezhep, alt kimlik, üst kimlik bakılmaksızın hepimizin kol kola bir araya gelerek ayrışmadan bu sorunları çözmemiz gerekir. Zira ilk gün refleksimizde zaten bu yönde oldu. “Yaşları 12 ila 25 aralığında olan birçok genç kardeşimiz orada kolileri taşıyabilmek için zincirleri oluşturdu adeta bir elin başladığı yerden diğer elin deprem bölgesine dokunduğu görüntüleri gördük” Tüm Türkiye olarak herkes biz de sizlere elinden geleni yapmaya çalıştık, çalıştınız. Biz de Burdur’da karınca kararınca 14 tır dolusu insani yardımı, Burdur halkının da katkılarıyla deprem bölgelerine gönderdik. Diğer taraftan 10 tane konteyneri acil bulabildiğimiz imalatı yapılmış konteynerleri direkt satın alarak bölgelere gönderdik. 3 itfaiye aracımızı, 1 ekskavatörümüzü, 2 kamyonumuzu, 2 binek aracımızı, 1 cenaze aracımızı, 18 itfaiye personelimizi de alanda çalışmak, yardım etmek, arama ve kurtarma faaliyetlerine katılmak üzere ilk andan itibaren bölgeye gönderdik. 2 tır dolusu su vardı. Ekmek gönderdik. 30 binin üzerinde ekmek gönderdik. Battaniye, kılık kıyafet, kuru gıda, bebek bezi, hijyen malzemesi, bebek maması, hijyen setleri, katalitik ve elektrikli sobalar ve 1 kamyon dolusu da yakacak odun göndererek yurttaşlarımızın katkısıyla ilk anda ilk birkaç gün içerisinde çok acil ihtiyaç olarak addedilen şeyleri değerli Burdur halkının katkısıyla gönderdik ve o alanla da ilgili yani toplama yaptığımız alanlarla ilgili bir gözlemimi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Vatandaşımız evinde yarım kalmış çocuğunun bisküvisini getirdi. Bir teyze evindeki bulguru getirdi. Bir başka teyze evindeki battaniyeyi getirdi inanın belki salı pazarına çıkamayacak durumda olan vatandaş kuru gıda alıp gelip o alana bıraktı. Orada kimler çalıştı, orada gönüllü Burdurlu yurttaşlarımız çalıştı. Yaşları 12 ila 25 aralığında olan birçok genç kardeşimiz orada kolileri taşıyabilmek için zincirleri oluşturdu adeta bir elin başladığı yerden diğer elin Hatay’a dokunduğu, Kahramanmaraş’a dokunduğu, Malatya’ya dokunduğu, Antep’e ve Adıyaman’a deprem bölgesine dokunduğu görüntüleri gördük. İnanın bu duygu çok önemliydi, yurttaşımızın, vatandaşımızın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının içindeki o birlik beraberlik, dayanışma ve empati kurabilme duygusunu bitirmediğini de gözlemledik bu açıdan da hani bir musibetin de bize getirdiği bir güzelliği de burada fark ettik.”  
Editör: TE Bilisim