İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tutuklu sanık Hakan Ali Durmuş'un kendisini cumhuriyet savcısı olarak tanıtarak, müştekiler Ayşe Balkan Durmuş, Esra Öztürk ve Sevil Jukotic'den menfaat elde etmeye çalıştığı kaydedildi.
İddianamede, Durmuş'a ait dijital materyallere ilişkin yapılan incelemede, kendisini savcı olarak tanıttığına ilişkin kayıtlar bulunduğu, Instagram'daki kullanıcı adının "C.s h.ali" olduğunun tespit edildiği anlatılarak, sanığın evinde yapılan aramada Hakimler Savcılar Kurulu armalı boş cüzdan ile kurula ait rozet bulunduğu aktarıldı.
Kendisini BAM'da terör savcısı olarak tanıtmış
İddianamede ifadesine yer verilen sanığın resmi nikahlı eşi müşteki Ayşe Balkan Durmuş, sanıkla Temmuz 2023'te İzmir'de tanıştıklarını, Durmuş'un kendisini İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde (BAM) terör savcısı olarak tanıttığını ve aynı yıl 25 Ekim'de evlendiklerini anlattı.
Müşteki Durmuş, bir süre sonra İstanbul'a döndüğünü, sanık eşinin de adli tatilinin bittiğini söyleyerek geldiğini ve imam nikahı kıydıklarını, ardından Hakan Ali Durmuş'un kendisine Kayseri'deki adliyeyi denetleyeceğini söyleyerek o ile gittiğini dile getirdi.
Evde sık sık telefonla konuşan eşine "Sayın savcım" şeklinde hitap edildiğini duyduğunu, eşinin de bu kişilere çeşitli talimatlar verdiğini anlatan Ayşe Balkan Durmuş, eşinin kendisine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Rıdvan Gündoğdu ile sürekli samimi bir şekilde konuştuğunu söylediğini kaydetti.
Eşinin Başsavcı Yılmaz'ın yemeğe geleceğini söylemesi üzerine yemek hazırladığını aktaran Ayşe Balkan Durmuş, ancak eşinin her seferinde Yılmaz'ın işi çıktığı için gelemeyeceğini söylediğini ifade etti.
Ayşe Balkan Durmuş, eşinin, nikahlarında Yılmaz ve Gündoğdu'nun şahitlik yapacağını, ancak nikah günü acil işleri çıktığı için törene katılamadıklarını iddia ettiğini anlattı.
Evlendikten sonra evin giderlerini kendisinin karşılamaya başladığını, evlilik yüzüklerini dahi kendisinin aldığını, bir süre sonra eşinin savcı olup olmadığından şüphelenmeye başladığını, kızının da eşinin savcı olduğuna inanmadığını anlatan Durmuş, "Kızım Sevil, Hakan Ali'ye, 'Sen savcı değilsin, yalancısın.' dedi. Kızıma sorduğumda bana İstanbul BAM'ı, Kartal Adliyesini ve HSK'yi aradığını fakat bu kurumlarda çalışan bir savcı olmadığının teyidini aldığını söyledi." diye konuştu.
Kızından öğrendiklerini eşine sorduğunda, savcı olmadığını ancak Adalet Bakanlığında müfettiş olarak çalıştığını, hakim ve savcıları denetlediğini söylediğini anlatan müşteki Durmuş, "Hatta İstanbul Anadolu Adliyesi'nde yolsuzluk ve rüşvetle ilgili olarak savcı ve hakimlere ilişkin 500 sayfalık rapor düzenlediğini söyledi." dedi.
Müşteki Durmuş, kavga ettikleri eşi evden kaçtıktan sonra kimliğini kullandığını düşündükleri ve Bursa'da görev yaptığını tespit ettikleri Hakan Ali Erkan isimli cumhuriyet savcısını aradıklarını, kendisine kimliğinin kullanıldığını söylediklerini, savcının da gerekli yasal işlemleri başlatacağını kaydettiğini anlattı.
Savcı olmadığı ortaya çıkınca "MİT personeli" olduğunu söyledi
Tartışmalarından birkaç gün sonra eve dönen eşinin, Milli İstihbarat Teşkilatında (MİT) çalıştığını, kimliğinin ifşa olduğunu, zor duruma düştüğünü söylediğini dile getiren müşteki Durmuş, "Bu şahsın eylemleri üzerine kendisi hakkında yasal bir işlem yapılmadığını görünce MİT'e çalıştığına inandım ve bu şekilde devam ettik. Bir süre sonra ortak bir daire almaya karar verdik. Daireyi almaya gittiğimizde hesaplarındaki parayı çekemediğini söyledi. Bunun bir bahane olduğunu düşünerek kendisiyle tartışmaya başladım ve ayrılmaya karar verdik. Kendisi evdeki çekmecede bulunan 5 bin avro, kızım Sevil'e ait 16 bin lira değerindeki kolye, bana ait pırlanta yüzükleri alıp gitti. Şahıstan davacı ve şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.
İddianamede ifadesine yer verilen tanık Ş.K, müşteki Durmuş aracılığıyla sanıkla tanıştığını, ortak arkadaşları olan S.C'nin ofisine gittiklerini, burada neden makam arabası olmadığını sorduğu sanığın Marmaray'la işe gittiğini söylediğini belirterek, "İşe geç kaldığı için 'İsterseniz sizi araçla bırakabiliriz.' dediğimde, katibine kızdığını, bu nedenle katibi intihar ettiği için pişmanlık duyduğunu söyledi. O konuşmalar sırasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın yakın arkadaşı olduğunu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Rıdvan Gündoğdu'nun da okul arkadaşı olduğunu beyan etmişti." dedi.
Diğer tanıklar da beyanlarında, sanığın kendisini savcı olarak tanıttığını dile getirdi.
"Büyük bir kumpasın içindeyim"
İddianamede savcılık ifadesine yer verilen sanık Hakan Ali Durmuş, lise mezunu olduğunu belirterek, kendisini hiçbir zaman savcı olarak tanıtmadığını iddia etti.
Eşinin emniyete verdiği cüzdan, rozet ve kimliğin kendisine ait olmadığını, mesaj kayıtlarında insanların kendisine neden "Savcım" diye hitap ettiğini bilmediğini, Şaban Yılmaz ve Rıdvan Gündoğdu ismini hiçbir zaman kullanmadığını öne süren sanık Durmuş, 19 Ocak'ta evden ayrılırken müştekilerin kendisini darbettiğini ve kendisine iftira atıldığını savundu.
İddianamede sulh ceza hakimliğindeki ifadesine de yer verilen Durmuş, "Büyük bir kumpasın içindeyim, 1,5-2 aydır evliyim, Kendileri hakkında suç duyurusunda bulundum. Zorla senede imza attırdılar, serbest bırakılmamı talep ederim." dedi.
Hazırlanan iddianamede sanık Durmuş'un, "resmi belgede sahtecilik", "kişinin, kamu görevlisi olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık", "hırsızlık" ve "kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi" suçlarından 10 yıl 3 aydan 27 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanık Durmuş, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianame kapsamında ilerleyen günlerde hakim karşısına çıkacak.