Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünce 2019'da restorasyon çalışmaları başlatılan 600 yıllık Sarıhacılar Camisi'nin, bölgeye özgü yapısı bozulmadan korundu. Uzmanlarca yapının ahşap çatısı, dayanıklılığını yitiren duvarları, avlu zemini ve tuvalet bölümü yenilendi. Asırlık tarihin gelecek nesillere aktarılması için titizlikle sürdürülen çalışmalarda, caminin çevre düzenlemeleri ve içerisindeki kalemişi/süsleme bölümlerinin konservasyonu da tamamlandı. Düğmeli yapısı, duvarlarına yerleştirilen küpler sayesinde sahip olduğu akustiği, tek parça katran ağacından yapılan mihrabı, minberi ve kubbesiyle ilgi çeken camideki restorasyon çalışmaları 2022'de tamamlandı. Özgün dokusuyla tarihin izlerini barındıran eser, yenilenen çehresiyle bölge turizmine katkıda bulunuyor. Bölgeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktaları arasında yer alıyor.
“Restorasyon süreci 2019 yılında başlatıldı”
Sarıhacılar Köyü Kültür ve Turizm Dayanışma Derneği İstanbul Şube Başkanı Mehmet Orhan Can, Sarıhacılar Camisi'nin 600 yıllık eski bir tarihe sahip cami olduğunu söyledi. 2019 yılı sonlarında tarihi caminin restorasyon işlemleri için Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından çalışma başlatıldığını anlatan Can, “5 yıl önce 2019 yılı sonlarında restorasyon işlemleri için çalışma başlatıldı. Restorasyon aslında 18 ay sürecekti. Fakat pandemi nedeniyle restorasyon 3 yıllık bir süreçten geçti ve restorasyon tamamlandı. Cami yeniden ibadete açıldı” dedi.
“Eşsiz bir sanat eseri”
Caminin kendine özgü mimarisi ve içinde barındırdığı eserlerle eşsiz bir sanat eseri olduğunu vurgulayan Can, “Süslemeleri ile dikkat çeken caminin özellikle ahşap mihrabı göz doldurmaktadır. Yapının zemini, tavanı, kapı ve pencereleri, kadınlar mahfili, vaaz kürsüsü, mihrap ile minberi ahşaptandır. Özellikle tarihi ve eski bir camii. Yapıldığı dönemde ki özellikleri ve yapısı aynen muhafaza edilmiştir. Caminin dış cephesinde Anadolu Selçuklu dönemine ait bir takım işaretler vardır. Bizde bir yerde Anadolu Selçuklu dönemine kadar uzandığını düşünüyoruz” diye konuştu.
“Cami, düğmeli evlerin tekniği ile yapılmıştır”
Caminin en önemli özelliklerinden birisinin de yapımında hiçbir şekilde betonla yada geleneksel inşaat teknikleriyle ilgisinin olmadığına dikkat çeken Can, “Tamamen herkesin bildiği şekilde düğmeli evlerin aynı tekniği ile yapılmış bir camidir. Bu caminin en önemli bir özelliklerinden bir başkası da caminin mihrabıdır. Mihrap tek parça katran ağacından hiçbir şekilde alet kullanılmadan sadece elle oyularak işlenmiş bir mihraptır. Üzerindeki boyalar ise doğal boyadır. Restorasyon esnasında mihrapta Kur'an-ı Kerim'den ayetler ortaya çıkmıştır. Onlarda yeniden orijinal haline getirilerek restore edildi” şeklinde konuştu.
“Eserler tamir için Side Müdürlüğünde”
Caminin aydınlatma sisteminin ise 1800'lerde bir nevi asansörlü sistemle yapıldığını aktaran Mehmet Orhan Can, "Dökümden yapılan sistemde gaz lambası ve mumların istenilen yüksekliğe göre elle ayarlanıyor. Restorasyona başlanınca sökülerek Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğünün Antalya'daki deposuna nakledildi. Aynı şekilde, Sultan 5. Mehmet Reşad'ın 1917'de bizzat ismini yazdırarak hediye ettiği sancağın yanı sıra Kabe örtüsünün bir parçası ise Turizm Side Müdürlüğünde tamir ediliyor. Bu eserlerin tamiri bitince camiye iade edilecek” dedi.
“600 yıllık ses sistemi”
Caminin dikkati çeken bir başka özelliğinin de duvarların içine yerleştirilen küpler olduğuna değinen Can, bu sayede içeride akustiğin sağlandığını vurguladı. Can, "Sistem sayesinde caminin herhangi bir noktasında yapılan konuşmanın, caminin tüm köşelerinden rahatlıkla dinlenebiliyor. Burada nadir bir tekniğin kullanıldığına şahit oluyoruz. Camimiz restorasyon esnasında eski hali neyse o şekilde restore edildi. Bütün ahşap dokuları vaktiyle nasılsa o şekilde muhafaza edildi. Camimizin son yıllarda rağbete mazhar olduğunu söyleyebiliriz. Yılda 50-100 bin arasında yerli ve yabancı ziyaretçiler gelmektedir" ifadelerini kullandı.
“Caminin eserlerinin yerine konmasını istiyoruz”
Sarıhacılar halkı ise, restorasyondan önce asırlık caminin duvarlarında ilgi çeken; Sultan Mehmed Reşad'ın 1917'de bizzat ismini yazdırarak hediye ettiği sancağın yanı sıra Kabe örtüsünün bir parçası, önemli kişilerin armağan ettiği eşsiz seccadeler ile 1800'lü yıllardan kalan dökümden yapılan, gaz lambası ve mumların istenilen yüksekliğe göre elle ayarlanabilen caminin aydınlatma sisteminin, bir nevi asansörlü sistemle yapılan eserlerin ise bir an önce yerine asılmasını istedi.