Sektör temsilcileri, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla AA muhabirine, sanayicilerin su tüketiminin azaltılması ve atık su geri kazanımı konularındaki faaliyetlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, günden güne daha çok hissedilir hale gelen iklim değişikliğinin su kaynakları üzerinde yol açtığı olumsuzluklardan, bulunduğu konum itibarıyla Türkiye'nin de önemli ölçüde etkilendiğini söyledi.
Kısıtlı su kaynaklarının iklim etkisiyle azalması nedeniyle Türkiye'nin su stresi yaşayan ülkeler arasına girdiğini belirten Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Oysa ki su tüm canlıların ihtiyacı olduğu gibi tarım ve sanayi de suya bağımlı sektörlerden. Su ve atık su yönetimi işletmeleri, akademiyi, yerel yönetimleri ve hükümetleri ortak su sorununa kalıcı çözümler bulmak için bir araya gelmeye çağıran bir kaynak yönetimi ve yönetişim paradigması. Sanayicilik güven sağlama, iletişim kurma, her an öğrenme, şartlara hızlı uyum sağlama, yol boyunca yeni yatırımlarla kendini yenileme gerektiren bir yolculuk."
Toplam su tüketiminin yüzde 11'i sanayide
Erdal Bahçıvan, halihazırda suyun yüzde 77 ile en çok tarımsal sulamada kullanıldığını, bu alanı yüzde 12 ile içme-kullanma ve yüzde 11 ile sanayinin izlediğini ifade etti.
Bahçıvan, endüstriyel amaçlı su kullanımının yüzde 22'sinin gıda sektöründe, yüzde 18'inin tekstilde, yüzde 16'sının kimyada gerçekleştiğini söyledi. Bahçıvan, "Bu 3 sektörde kullanılan su miktarı toplam endüstriyel amaçlı su kullanımının yüzde 50'sinden fazlasını oluşturuyor. Bu sektörleri yüzde 7 ile metal sanayi sektörü izliyor. Gıda, tekstil, kimya ve metal sanayi dışındaki diğer tüm sektörlerin su kullanımları toplamı, Türkiye genelinde endüstriyel amaçlı kullanılan su miktarının yüzde 37'sine tekabül ediyor." dedi.
Su ve atık su yönetimine dair yol haritası açıklanacak
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan, sanayi sektörünün, İstanbul'un 2023 yılı toplam atık suyu içindeki payının yüzde 1,6, kirlilik yükü içindeki payının ise yüzde 1,1 civarında olduğunu dile getirdi.
Bu verilerin, İstanbul'daki atık su ve kirlilik yükü açısından sanayicinin belirleyici olmadığını gösterdiğini belirten Bahçıvan, şu değerlendirmede bulundu:
"Sürdürülebilir üretim anlayışının bir yansıması olarak özellikle temiz üretim ve ileri atık su geri kazanımı konuları sanayicimizin gündeminde yer alıyor. Sanayimizin en büyük müşterisinin AB ülkeleri olmasının getirdiği uluslararası şartların da zorlamasıyla tekil endüstriler ve OSB'ler bünyesindeki tesislerin endüstriyel atık su arıtımı alanındaki seviyesi, mevcut haliyle büyük oranda Yeşil Mutabakat ve döngüsel ekonomi hedefleriyle de uyum halindedir."
Bahçıvan, evsel, kentsel ve endüstriyel atık su arıtma tesisi çıkış sularının yeniden kullanımının çok önceden beri bilinen bir uygulama olduğunu ancak daha önce su stresi bu derece yaşanmadığı için yaygınlaşmadığını söyledi.
İSO olarak yürüttükleri "Türkiye ve İstanbul Özelinde Su-Atıksu Yönetimi ve Politikaları Projesi" kapsamında İTÜ akademisyenlerince hazırlanan "Sanayi Odaklı İklim Duyarlı Bütüncül Su-Atıksu Yönetimi Raporu"nu yakında kamuoyuyla paylaşacaklarını dile getiren Bahçıvan, raporda su ve atık su yönetimine dair kapsamlı bir yol haritasının yer alacağını ifade etti.
"Sürdürülebilirlikte öncü hareketler tekstil sektöründe"
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz de tekstilin su tüketimi ve diğer çevresel etkileri nedeniyle tüm dünyada dikkatleri en çok çeken sektörlerden olduğunu dile getirdi.
Özellikle sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda öncü hareketlerin tekstil sektöründen geldiğini belirten Öksüz, şöyle konuştu:
"BM verilerine göre, tekstil sektörü her yıl 215 trilyon litre su tüketiyor ve bu oran 86 milyon olimpik havuz büyüklüğüne karşılık geliyor. Aynı zamanda okyanuslarımızdaki mikroplastik kirliliğinin yüzde 9'undan da sorumlu. Moda endüstrisinin tamamı ise dünyada 2,5 trilyon doları aşan bir büyüklüğe sahip ve dünya çapında 75 milyondan fazla insanı istihdam ediyor. Bu kadar geniş sınırlara ulaşan bir sektör olarak, muazzam oranlara ulaşan bu tüketimi son yıllarda büyük bir sorumluluk çerçevesinde azaltabilmek için çalışmalarımızı hızlandırdık."
Öksüz, Türkiye'nin tekstil ihracatında dünyanın önde gelen ülkelerden biri olarak stratejilerini bu yönde belirlediğini ifade etti.
Sektörü etkileyen en büyük su tüketiminin pamuk üretiminde olduğuna dikkati çeken Öksüz, bu kapsamda "iyi tarım uygulamaları doğrultusunda üretilen ve vahşi sulamanın yapılmadığı" ham maddelere yöneldiklerini söyledi.
Öksüz, "Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına katkıda bulunarak, özellikle sorumlu tüketim ve üretim ilkesiyle değer zincirimizde döngüsel ekonominin unsurlarını iş planlarımıza daha çok katmaya çalışıyoruz. Yenilikçi yaklaşımlar sadece tasarımda değil, kullandığımız teknolojide de büyük önem arz ediyor. Bu anlamda sektörün suyu daha az tüketmeyi sağlayan makine yatırımları da hızla artıyor." dedi.
Ahmet Öksüz, tekstil sektörünün geçen yılı 11,6 milyar dolarlık ihracatla tamamladığını belirterek, yılda 49 milyar dolarlık üretim yapıldığını bildirdi. En büyük ihracat pazarlarından olan AB ve ABD normlarına uygun üretim yapmaya özen gösterdiklerini dile getiren Öksüz, bu hedefin de sektörü sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüme yönlendirdiğini söyledi.
Öksüz, su kullanımının hassasiyetle ele aldıkları konulardan olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:
"Dünyada yaklaşık 2 milyar insan güvenli içme suyuna erişemiyor. Türkiye'de su tedarikinde en büyük pay gıda ürünlerinde. Gıda sektörünü ise tekstil sektörü izliyor. Bu veriler bizlere sorumluluğumuzun ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. İTHİB olarak sürdürülebilirlik çalışmalarımızın merkezine su verimliliğini aldık. Sektörümüzde farkındalığı artırmak adına gerçekleştirdiğimiz eğitim faaliyetlerimizin ilk gündem maddesi her zaman su oldu. Firmalarımızın ufak yatırım kararları sadece su verimliliği sağlamakla kalmıyor orta ve uzun vadede firmalarımızın da üretim maliyetlerini kısan etkenlerin başında yer alıyor."
"Tarımda verimli su kullanımı öncelikli hedefler arasında yer almalı"
İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı da su kaynaklarının yönetiminde en önemli unsurun tarımsal sulama olduğunu söyledi.
Türkiye'de suyun 4'te 3'ünün tarımsal sulamada kullanıldığını dile getiren Taycı, "Bu nedenle sulama tesisleri inşa edilirken modern, tasarrufu en yüksek yağmurlama ve damlama sistemleri tercih edilmektedir. Böylelikle, yağmurlama sulamalarda yüzde 35, damla sulamalarda yüzde 65 oranında su tasarrufu sağlanmakta." diye konuştu.
Tarımsal sulamada klasik sistemlerden modern ve sürdürülebilir sistemlere geçişin hızlandırılmasının tasarruf açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Taycı, "Tarım en fazla su kullanan sektör. Bu nedenle tarımda etkin su kullanımını sağlayan araç ve tekniklerin kullanımı ülkemizin öncelikli hedefleri arasında yer almalı. Bu noktada sulama suyu kalitesinin izlenmesi ve değerlendirilmesi çok önemli." dedi.