Burdur’un, küresel ve bölgesel ısınma ile iklimsel değişimin en somut görüldüğü yıllardan birisini yaşayacağını belirten Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Gündüzalp, “Tarımsal üretimde ağır bir yıl geçireceğiz. Şu an hububatta rekolte kaybının %50 seviyelerinde olduğu görülmektedir. Şehrimizde kar ve yağmur yağışları yetersiz kaldı. Göllerimiz, göletlerimiz, barajlarımızda su kalmadı, yer altı kaynaklarımız yok olmaya devam ediyor. Bu yıl hem buğdayda, hem arpada hem de diğer hububat, tahıl ve sebze üretimimizde yüksek seviyede düşüş yaşanacağı kanaatindeyiz. Yaşanan kuraklık sadece tarımı değil, hayvancılığımızı da büyük oranda etkileyecek. Yem fiyatlarının artacağı, saman temininin zorlaşacağı bir yıl geçirebiliriz. Üretimin sürdürülebilirliği açısından tarım arazileri için kuraklık desteği, hayvancılık için ek yem desteği verilmeli, Çiftçi Kredileri ertelenmelidir.” dedi.
Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Veteriner Hekim Ömer Faruk Gündüzalp, sıkça gündeme getirdiği kuraklık uyarılarını bu yıl Burdur’un yaşayarak göreceğini paylaştı. Burdur tarım ve hayvancılığın 2024’ü “kriz yılı” olarak geçirme ihtimalinin çok yüksek olduğunu ifade eden Gündüzalp, tedbirlerin acil olarak alınmaması halinde, her yılın bir önceki yılı arayarak geçirileceğini vurguladı.
Bu yıl tarlaya biçerdöver girmez
Kış aylarında yağışların yeterli olmadığı için taban suyunun istenilen düzeylere gelmediği, bahar yağmurlarının ise beklenen seviyelerde gerçekleşmediği için toprağın yeterli suyu alamadığını vurgulayan Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Gündüzalp, “Şehrimizde mevsimsel kuraklık, hidrolojik kuraklığa dönüşüyor. Bu yıl kar ve yağmur yağışları yetersiz kaldı. Göllerimiz, göletlerimiz, barajlarımızda su kalmadı, yer altı kaynaklarımız yok olmaya devam ediyor. Tarladaki ürünlerimizin suya en çok ihtiyaç duyduğu dönemde toprağımız yağış görmedi. Buğdayın başaklandığı dönemde yeterli sulama olmazsa, halk tabiriyle biçerdöver tarlaya girmez. Bu yıl da şehrimizin birçok bölgesinde, arpa ve buğday ekili tarlalarda ürünlerimiz istenilen seviyeye ulaşamadı ve biçerdöver giremeyecek. Hububatta rekolte kaybımızın bazı bölgelerimizde %30, büyük bir çoğunluğunda ise ortalama %50’leri geçeceği görülmektedir.Yaşanan durum sadece tarımı değil, bu yıl hayvancılığımızı da büyük oranda etkileyecek. Yem fiyatlarının artacağı, saman temininin zorlaşacağı bir yıl geçirebiliriz.” dedi.
Gündüzalp verileri ortaya koydu
Açıklamasında, bazı tarımsal verileri paylaşan Gündüzalp, “Şehrimizde buğday üretiminin Cumhuriyet tarihi boyunca en düşük olduğu yıl 2021’dir. Meteorolojik verileri incelediğimizde, 2021 Yılının Mayıs ayında Burdur’un neredeyse hiç yağmur almadığı, kış döneminin de aynı problemlerle geçtiği görülmektedir. 2023 yılında buğday üretimimiz ise Mayıs ayı yağışlarının etkisiyle 163 Bin Ton’la son 5 yılın en yüksek seviyesine, arpa üretimimiz de 133 Bin Ton’la elimizdeki verilere göre son 40 yılın, belki de Cumhuriyet Tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Bu yıl, 2021 yılından daha kötü bir tabloyla karşılaşacağız. Hem buğdayda, hem arpada hem de diğer hububat, tahıl ve sebze üretimimizde yüksek seviyede düşüş yaşanacağı kanaatindeyiz. Köylerde çiftçilerimiz ürün verimi problemi yaşarken, şehirlerde vatandaşlarımızın içme suyu problemi yaşayacağı ortadadır.” sözleriyle, tespitlerini paylaştı.
Kuraklık ve ek yem desteği verilmeli
Gündüzalp, “Bu tablo karşısında çiftçilerimiz ağır kayıplar yaşayacaktır. Üretimin sürdürülebilmesi, üreticinin tarlasından kaçmaması için desteklemelerin artmasını beklemekteyiz. Özellikle 2021 Yılında uygulanan, kuraklık desteğinin tekrar gündeme alınması, Ziraat Bankası’ndaki çiftçi kredilerinin ertelenmesi gerekmektedir. Ayrıca bu yıl için hayvancılıkla uğraşan üreticilerimize kaba yem problemi yaşayacaklarını da göz önünde bulundurarak ek yem desteği sağlanmalıdır.” dedi.
Suya sahip çıkmak çocuğuna sahip çıkmaktır
Küresel ve bölgesel iklim krizlerine karşı acil eylem planları uygulanması gerekirken, toplumun da su kullanım disiplinini sağlaması gerektiğini söyleyen Gündüzalp, “Suyun olduğu yerde medeniyet, gelişmişlik vardır. Suyun olmadığı yerde ise ekonomik ve toplumsal sorunlar derinleşir. Suyumuzu ne kadar verimli kullanır ve geleceğimize sahip çıkarsak, yaşam bizler için o kadar kolay olur. Suya ulaşmak için mücadele etmek zorunda kalırsak, sorunlarımız geri dönüşü olmayan krizlere dönüşecektir. Özellikle Anadolu toplumunda ebeveynler çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak için çalışır, çabalar, analar saçını süpürge, babalar ise ırgatlık eder. Ama sunulmaya çalışılan bu gelecek hayali, her zaman ekonomik ve sosyal statü yaratma çabasıdır. Artık bizlerin, çocuklarına iyi ve sağlıklı bir gelecek sunabilmek için suyumuza sahip çıkmamız, su kullanım disiplinini sağlamamız ve öğretmemiz gerekiyor. Geleceğimize sahip çıkmak, çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya, ülke veya şehir bırakmak için, tek çaremiz budur. Hepimizin bildiği gibi su bittiğinde, paranın, üretimin, statünün, yaşamın bir değeri kalmayacak.” dedi.