Burdur’da iklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle su kaynakları giderek azalırken suya az ihtiyaç duyan ve önemli aromatik bitkilerden olan lavanta hasadı başladı. Burdur Valisi Türker Öksüz, 2024 Mayıs ayında son 84 yılın en yüksek sıcaklıklarının kaydedildiğini belirterek, küresel ısınmanın etkileriyle başa çıkmak için su tasarrufunun ve su verimliliğinin artırılması gerektiğini ve tarımsal faaliyetlerde damlama sulama ve kapalı sistem sulama tekniklerine geçilmesi gerektiğini söyledi.

Burdur’da iklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle su kaynakları giderek azalıyor. Burdur’daki bu kuraklık tehlikesini önlemek amacıyla başlatılan proje kapsamında çiftçi ve üreticiler susuz tarıma, suyu az tüketen bitkilere yönlendirilmeye çalışılıyor. Burdur'da, kuraklığın önüne geçmek için 350 dekar araziye dikilen, suya az ihtiyaç duyan ve önemli aromatik bitkilerden olan lavanta hasadı başladı.

Vali Öksüz, 2024 Mayıs ayında son 84 yılın en yüksek sıcaklıklarının kaydedildiğini belirterek, küresel ısınmanın etkileriyle başa çıkmak için su tasarrufunun ve su verimliliğinin artırılması gerektiğini vurguladı. Suya az ihtiyaç duyan lavanta ve gül gibi bitkilerin ekiminin bu süreçte büyük önem taşıdığını ifade eden Vali Öksüz, tarımsal faaliyetlerde damlama sulama ve kapalı sistem sulama tekniklerine geçilmesinin gerekliliğine dikkat çekti.

Lisinia Doğa Projesi kurucusu Öztürk Sarıca ise 2005 yılında başlattıkları proje kapsamında, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ile birlikte, susuz tarım ve Burdur Gölü'nün korunması çalışmalarını yürüttüklerini belirtti. Sarıca, lavanta, kekik, adaçayı, melisa ve biberiye gibi tıbbi aromatik bitkilerin ekimiyle, bölgenin su kaynaklarının korunmasına ve eko turizmin geliştirilmesine katkı sağladıklarını ifade etti.

“Suyu tasarruflu kullanan, az tüketen bitkilere yönelmemiz lazım”

Burdur Valisi Dr. Türker Öksüz, hasat öncesi basın mensuplarına yaptığı açıklamada şunları söyledi;

“Lavanta ilimizin önemli aromatik bitkilerinden birisi. Bugün de onun hasadını gerçekleştirmiş olacağız. Tabi bu vesileyle lavanta hasadını yaparken dikkat çekmek istediğimiz birkaç husus daha var onu da ifade etmek istiyorum. Malum bir iklim değişikliği var bütün dünyada ve buna bağlı olarak da tabii sıcaklıklarda ani düşüşler, yükselmeler oluyor ve bu da tabiatın dengesini olumsuz yönde etkiliyor. 1940 yılından beri ilk kez 2024 Mayıs ayında en yüksek sıcaklık ortalaması ölçülmüş durumda. Bu küresel ısınmanın dünyada ve ülkemizdeki etkilerini göstermesi açısından önemli bir örnek. Dolayısıyla bu küresel ısınma ortamında bizler mutlaka ilk olarak suyu tasarruflu kullanmamız lazım, su verimliliğini ön plana almamız lazım ve yaptığımız tarımsal faaliyetleri de buna göre planlamamız lazım. Daha az su tüketen, suya az ihtiyaç duyan bitkilerin yetiştirilmesi bu anlamda işte aromatik bitkilerin ekimi bu yüzden önemli. Lavantada ve gül üretimi de suya az ihtiyaç duyan bitkilerden. Bunun tabii hem ekonomik değeri var hem de bir yanda suya az ihtiyaç duyma gibi bir avantajları var. Biz uluslararası göstergeler açısından su sıkıntısı çeken ülkeler arasındayız. Dolayısıyla mutlak surette suya az ihtiyaç duyan bitkilerin üretimine önem vermemiz lazım. Hatta suyu kullanırken içme suyu kaynaklarından değil atık sulardan, yağmur sularından ve derin sulardan faydalanmamız önümüzde önemli bir gerçeklik olarak duruyor. Bizim kurumlarımızın desteğiyle başlatılan “Lavantayı yolu projesi” adlı bir proje vardı. Biz de “Gül yolu projesi” diye bir projeyi de mayıs ayı içerisinde başlatmış olduk. Bu projelerin amaçlarından birincisi su verimliliğine katkıda bulunmak, suyun kullanımının sürdürülebilirliğini sağlamak, ikincisi ise bölgemizin eko turizm imkanlarından daha faydalanmasını sağlamak. Su konusunda bütün vatandaşlarımızı, çiftçilerimizi, tüm herkesi daha tasarruflu olmaya çağırıyorum. Su kaynaklarımızın sınırlılığını bilerek hareket etmemiz lazım. Tarımda da artık damlama sulama, kapalı sistem sulamaya önem vermemiz lazım. İl olarak suya az ihtiyaç duyan anasonda, çörek otunda, rezene gibi bitkilerde de Türkiye'de önemli üreticiler arasındayız. Dikiliş alanı bakımından birinci ve ikinci sıralardayız. Dolayısıyla bunun da önemini kıymetini bilerek ama burada da kalmayarak mutlaka suyu tasarruflu kullanan, az tüketen bitkilere yönelmemiz lazım. Hem çevreye katkıda bulunmak hem de ilimizin eko turizmine katkı sağlamak için çalışmalarımızı bundan sonra da sürdüreceğiz.”

“Susuz tarımı yöreye anlatmaya çalışıyoruz”

Lisinia Doğa Projesi kurucusu Öztürk Sarıca ise şöyle konuştu;

“2005 yılında Lisina Doğa Projesi çerçevesinde başladığımız etkinliklerle ilgili Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde özellikle susuz tarım ve gelecek nesillerin içme sularının korunması ve Burdur Gölü ile ilgili çalışmalarımızda kamu, üniversite ve Lisinia proje birliktelikleriyle burada 675 dekarlık alanda tıbbı aromatik bitki dikim ve faaliyetlerine başladık. Şu anda asıl bu işin çağrıcı üyesi lavanta olmak üzere, kekik, lavanta, adaçayı, melisa, biberiye gibi pek çok ıtri bitkiyi burada yetiştiriyoruz. Ayrıca burada araştırmaları yapılıyor ve bunun yanında çevresel alanda susuz tarımı yöreye anlatmaya çalışıyoruz. Özellikle burada görsellerini kullanarak hem insanları buraya eko turizme yönlendirmeye hem de özellikle insanları sulu tarımdan susuz tarıma, damlama sulama sistemlerine geçirmeyi amaçlayan bir proje dahilinde anlatmaya çalışıyoruz. Özellikle son yıllarda hızlı bir şekilde sularımız tükenmekte. Artık sulu tarım için yeraltı suları kullanılmakta. Oysaki yeraltı suları gelecek nesillerin içme suları. Tabiiki bu ülkede büyükbaş hayvancılık, sulu tarım da yapılacak ama mümkün olduğunca taban su seviyesinin yüksek olduğu yerlerde yapılması gerekiyor. Göller Yöresi su fakiri olan yerler. Buralarda özellikle gelecek nesillerin içme suyunu kurtarmak anlamında, gelecek nesillere içme suyu bırakmak anlamında susuz tarım modellerinin çalışılması gerekiyor ki biz 2005 yılından beri susuz tarım modellerini çalışıyoruz.”

Kaynak: MUHAMMET FATİH BAŞCI