Adem Korkmaz, yerel seçimlerde Burdur belediye başkanlığı seçiminde vurguladığı değişimin ilk ’inin AK Parti dinamiklerini ilgilendirdiğini belirterek, kendisinin milletvekili adaylığı ve vekilliğiyle başlayan değişim dalgasının, sürecin, AK Parti’nin Burdur il merkezinde göstereceği belediye başkan adayı ile sürmesi gerektiği görüşünü dile getirirken, AK Parti’nin İl’deki başkan adayı profilinin yeni bir isim olması gerektiğini, yeni bir anlayış, yeni bir siyaset diliyle değişimin anlam kazanacağını savundu.
Kaybedilen ve Yeni Kazanılan Belediyeler ve Bucak Belediyesi’nin kaybını nasıl değerlendiriyorsunuz….
İki önemli belediyemizi, Bucak ve Altınyayla’yı kaybetmemiz bizleri çok üzdü, ikisi de uzun yıllar kalemiz olarak görülen belediyelerdi. İlçeler ve beldelere baktığımızda, bizim açımızdan en önemli başarısızlık ve kayıp elbette Bucak belediyesinin kaybedilmesidir. Bucak belediyesini kaybetmemizin birçok sebebi sayılabilir. Genel nedenlerle birlikte, 14 Mayıs seçimlerinde halktan teveccüh görmüş Hülya Gümüş’ün aday olması, doğru aday tercihine ulusal düzeyde oluşan “kırmızı dalga” da eklenince Bucak sonucu sürpriz olmadı. Bucak’ta bu iki önemli etkene biz karşılık verebilmiş olsaydık bu sonuç ortaya çıkmazdı. Burdur içinde en çok hizmet üreten, proje geliştiren belediyelerin başında gelen Bucak belediyesini kaybetmek bizleri üzmüştür. Başarılı bir belediyecilik örneği sergilemiş Emrullah başkanla devam tercihimizin doğru olduğunu düşünüyorum. Belki başkanımızın halka daha fazla ulaşması, daha sıcak bir siyaset sergilemesi konularındaki eksiklikleri giderebilseydik, bu sonucu almayabilirdik.
Yine uzun yıllardır partimizin kalesi olarak bilinen Altınyayla’nın da kaybedilmesi bizim için önemli olumsuz bir durum olmuştur. Burada uzun yıllardır aktif siyasette çok başarılı hizmetler yapmış Ahmet başkanla devam ettik. Belki sağlıklı bir aday değişikliği yaparak seçimlere girmiş olsaydık, kaybetmeyebilirdik diye düşünüyorum. Aday değişikliği konusunu çok tartıştığımız bir yerdi burası. Başarılı belediye başkanlarını değiştirmek de siyaseten riskler barındırıyor. Ancak, siyasette bazen riskler almak gerekiyor.
Melli Belediyesi’ni partimizin kazanması bizim için bir tür seçim tesellisi oldu. Diğer taraftan gerek Ağlasun gerekse Kemer’in Türkiye’de rekor bir oyla tekrar partimizde devam etmesi hem sevindirici hem de yapılacak seçim değerlendirme analizleri için önemli ipuçları barındırırken, ilimizde başarılı belediyecilik örnekleri olarak öne çıkan Gölhisar ve Karamanlı belediye başkanlarımızın görevlerine devam ediyor olmaları, önceki seçimlere göre oy kaybı yaşamalarına rağmen tekrar kazanmak bizleri mutlu etmiştir. Yine önceki dönemlerde güçlü bir şekilde iki dönem yönettiğimiz Çavdır’da, adaylık başvuru döneminde belediye başkanlığı için bir adayımızın çıkmaması ve ilçe başkanımızın aday olarak gösterilmesi sonucunda Türkiye’de en düşük oy alan seçim sonucuyla karşılaşmak, diğer taraftan Çeltikçi ve Yeşilova’da belediyeleri alamamak, yine Söğüt ve Yusufça’yı da alamamış olmamız siyaseten başarısızlık noktalarıdır. Kızılkaya’da ise fiili bir ittifak gerçekleştirdik, Kızılkaya’nın Cumhur İttifak’ında kalmasını sağladık.
Gelelim Burdur il belediye başkanlığı yarışına. neler söylemek isterseniz?
İlçeler ve beldelerle ilgili genel olarak bu değerlendirmeleri yaptıktan sonra, merkez belediye başkanlığı için bir kaç hususu ifade etmek isterim. AK Parti teşkilatı ve milletvekilleri olarak merkez için temel yaklaşımımız herhangi bir kişi ya da kişilerden bağımsız “değişim” üzerine oldu.
Burdur’da halkın değişim talebine uyumlu olarak, halkın yakından tanıdığı, sevdiği, mütevazı, güler yüzlü bir kişi olan Mehmet Şimşek ismi yapılan saha çalışmalarında öne çıktı ve bizlerin de desteğiyle aday oldu.
“Adayımız Mehmet Şimşek, doğru bir profildi...”
Aday profili olarak Mehmet Şimşek ismi, Cumhur İttifakı ortağımız MHP yönetimi ve tabanı açısından da kabul görürken, diğer siyasi ve sosyal kesimler de Mehmet Şimşek ismine olumlu yaklaştı.
Oluşan bu denkleme göre; Burdur Belediye Başkanlığı seçimini Cumhur İttifakı olarak kazanmamız mümkün görünmekteydi. Ne var ki, 31 Mart akşamı önceki dönemde oluşan farkı önemli ölçüde kapatmamıza rağmen Belediye’yi alacak sonucu elde edemedik.
Mahalle bazlı yapılan analizlerde de bunu görebiliyoruz. Burdur genelinde ve Türkiye’de yaşanan oy kaybına rağmen, Burdur Belediye Başkan adayı Mehmet Şimşek 2019 Yerel Seçimlerine göre, 9 Mahallede oy oranlarını, 11 mahallede ise oy adedini arttırmayı başarmıştır. 2019 seçimlerinde adayımız 35 mahallenin 13’ünde birinci çıkarken 31 Mart Seçimlerinde Mehmet Şimşek 17 mahallede yarışı önde bitirmiştir. Ayrıca Mehmet Şimşek, bir önceki seçimlerden farklı olarak, ittifak partilerinin oylarının üzerine çıkarak AK Parti ve MHP’nin İl Genel Meclisi oylarının toplamından 315, belediye meclisi oylarından da 1042 oy daha fazla almıştır. Bu veriler, Şimşek’in Burdur için doğru aday olduğunun, ittifak partilerinin tabanları dışından da oy aldığını göstermesi bakımından önemlidir...
“Burdur merkezde neden Belediye’yi alamadık?”
Peki; neden belediyeyi alamadık. Kaybettik demiyorum, çünkü Burdur belediyesini biz hükümetimizin en güçlü olduğu bir dönemde, 2014 seçimlerinde kaybetmiştik ve 2019 Seçimlerinde de kayıp derinleşmişti. Bunu geçmiş dönem tartışmalarına gönderme yaparak, sorumluluğu önceki dönemdeki görev üstlenmiş arkadaşlara yıkmak ve sorumluluktan kaçmak için söylemiyorum. Elinizdeki bir belediyeyi kaybettikten sonra, tekrar kazanmanın ne kadar zor olduğunu biliyoruz, kimse yönetimi altındaki belediyeyi kolay kolay vermek istemez. Doğru tahlilleri yapmak adına söylüyorum. Siyasetçiler eğer başarısızlığı üstlenmezse, sonuçları doğru okumazsa gelecekte yeni sürpriz sonuçlarla yüzleşmek zorunda kalır. Evet, bu dönem sonuçlarının başarısızlığını biz üstlenelim, ancak geçmiş dönem başarısızlıklarını kimse üstlenmezse, sonraki dönem başarısızlıklarının temelini atmış oluruz.
Siyasette alınan bütün olumsuz sonuçların birinci muhatabı ve sorumlusu aktif siyasetçilerindir. Ve aktif siyaseti yürütenler olarak bu sorumluluğu üstlenmek zorundayız.
Yerelde arzu edilmeyen sonuçların ortaya çıkmasında, bütün ülkeyi ilgilendiren ve yerelde bizlerin görece sorunluluğunun düşük olduğu ekonomik sorunlar ve emeklilerin maaş meselesi olduğu kadar, yerelde de aday belirleme süreci, milletvekilleri ve teşkilatların performansı, kampanya süreci, ittifak sürecindeki uyumlu çalışmaların dinamiği gibi konularda da bizlerin sorumluluğu ortadadır.
Zira, daha önce ifade ettiğim gibi, siyaset başarısızlığın haklı analizinden çok başarıya ve sonuca bakar ve biz siyasetçilere düşen konuya bir bütün olarak bakmak ve doğru okumaları yapmak için önce sorumluluğu üstlenmek gerekir. Aksi taktirde geleceği doğru okumamız mümkün olmayacaktır.
“En büyük sorumluluğu başta kendime yazıyorum, bütün sorumluluğu üstleniyorum, sorumluluk sahibi herkesin de nasibine düşeni almasını tavsiye ediyorum…
Belediyeyi almak için yapılabilecek, doğru olduğunu düşündüğümüz birçok şeyi yapmamıza rağmen sonuca ulaşamadık. Bütün doğru yaklaşım ve çabalara rağmen sonucu alamadıysak elbette bizlerin eksikliklerini de masaya yatırmamız gerekir.
Bunları kısaca özetlemek istiyorum. Buradaki değerlendirmeler bir yorumdur ve şahsen hiç kimseyi hedef ya da ilzam etmek için değildir, zira en büyük sorumluluğu başta kendime yazıyorum. Buradaki sorunların bir kısmı yapısal konular olup çözümleri zaman ve doğru yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bir kısmı ise süreç ve kampanya yönetiminden kaynaklanmaktadır.
Ben burada, bütün Türkiye’de ortaya çıkan ve Burdur sonuçlarını da yakından etkileyen ve “kırmızı dalga” olarak ifade edilebileceğimiz konulara girmekten ziyade, bizlerin doğrudan sorumluğunu ilzam eden konuları tespit etmek ve bunlara kafa yormak gerekmektedir.