Burdur’da emekli öğretmen Ali Ünal 24 Kasım’a özel olarak Yeni Gün Medya’ya konuştu. Öğretmenlik yıllarını ve tecrübelerini aktaran emekli öğretmen Ünal, geçmişten günümüze meslek hayatı ile ilgili olarak duygu düşüncelerini anlatırken öğretmenlik mesleğinin vicdani boyutunu vurguladı.
1965 doğumlu emekli öğretmen Ali Ünal, ömrünün 37 senesini öğretmenliğe, öğrencilere adadı. 37 senelik öğretmenlik hayatında öğrencileriyle her zaman gurur duyduğunu söyleyen emekli öğretmen Ünal, yıllar sonra öğrencilerinden gelen bir telefonun bile kendisini mutlu ettiğini söyledi.
“86 yılında meslek hayatıma başladım. Dört seneden fazla Adıyaman Besni’de, eski adı Beserî, yeni adı Gümüşlü olan köyde çalıştım. Burada Cumhuriyet tarihinin ikinci öğretmeniydim. Ne demek istiyorum? O yıllar terör bölgesiydi. Dolayısı ile uzun yıllar eğitim öğretim hizmeti alamamış bir yerdi. Terörden temizlendikten sonra göreve gitmiştim. Birleştirilmiş sınıf olarak beş sınıf birden okuttum.”
sözleriyle ilk görev yerlerinden biri olan Adıyaman’ı yad eden emekli öğretmen Ali Ünal,
“Bir öğrencim vardı, Abdurrahman adı. Babası çocuğu bana getirdi. Dedi ki -Hoca ben bu oğlanı askere yollayacağım. Askerdeyken hiç olmazsa bize mektup yazabileceği kadar bir şeyler öğret buna!-. Biz de yeni nefer, genç öğretmeniz. İdealistlik de var tabi! Gelsin dedim. Aldım çocuğu, geliyor gidiyor. Öğretmeye çalışıyorum. ‘Kalk oğlum.’ diyorum, bana tekrar ‘Kalk Oğlum.’diyerek cevap veriyor. ‘Otur oğlum.’diyorum, ‘Otur oğlum.’diyerek cevap veriyor. Önce benle dalga geçtiğini, öğrenmek istemediğini düşünmüştüm. Sonradan öğrendim ki, çocuğa babası tembihlemiş. Demiş ki ‘Oğlum, öğretmen ne derse aynısını söyle.’ Ben ne dersem aynısıyla cevap vermesi bundanmış. Çünkü zaten çocukta ‘Türkçe nızani, bir tek bildiği Kurmanci!’ Böyle ilginç anılar, güzel anılar yaşadık. Oradaki öğrencilerimin, velilerimin hatrını hoşgörüsünü daha başka yerde göremedim. Birçok öğrencimden güzel haberler aldım. Biri mimar olmuş, biri veteriner… Bunları yaşayıp görmek çok güzel bir duygu elbette!”
diyerek genç öğretmenlik yıllarını anlattı.
Anılarının yanı sıra, eğitimle ilgil güncel hususlara da değinene emekli öğretmen Ünal,
“Sonraları Burdur’da Velicangil okulunda çalıştım. Burada zor olan şuydu, yabancı uyruklu çok öğrencim vardı. Somali’den, Afganistan’dan… Özellikle de bölünmüş aile çocukları çok fazlaydı bende. Anlaşması çok zor çocuklar bunlar. Elbette öğretmenlik her şeyden önce vicdani bir iş, gerekli hassasiyeti göstermeye çalışıyorsun ancak özellikle bölünmüş ailelerin çocuklarıyla belirli bir sayının üzerinde çalışmak gerçekten çok zor. Hem bu sebeple, hem de her sene her sene oturtulamayan eğitim sisteminden dolayı emekliliği tercih ettim.”
ifadeleriyle de son yıllarda eğitimcilikteki zorluklara dikkat çekti.