Burdur Devlet Hastanesi Diyaliz Ünitesi’nde diyalize girdikten sonra rahatsızlanan ve çevre hastanelere sevk edilen hastalar hakkında bilgi almak için Burdur’a gelen CHP heyeti, ziyaretlerini tamamladı. CHP heyeti, yaşanan olayın dünyada örneğinin olmadığını belirterek Sağlık Bakanlığının devreye girmesi çağrısında bulundu. 

CHP Sağlık Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, Bursa Milletvekili Kayıhan Pala ve Samsun Milletvekili Murat Çan’dan oluşan CHP heyeti, Burdur Devlet Hastanesi Diyaliz Ünitesi’nde diyalize girdikten sonra rahatsızlanan ve çevre hastanelere sevk edilen hastalar hakkında bilgi almak ve süreç hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Burdur’a geldi. Afyonkarahisar ve Antalya’daki hastaları da ziyaret eden heyet, CHP Burdur İl Başkanı Kadir Koç ile birlikte parti binasında açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, şunları söyledi:

“Bir hastamızı kaybettik”

“Biz öncelikle Burdur’da yaşayan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunmak ve başsağlığı dilemek istiyoruz. 25 Mayıs cumartesi günü Burdur Devlet Hastanesi’nde hemodiyaliz tedavisi alan 30’dan fazla hastamız diyaliz işlemi sonrasında aniden fenalaşarak hastaneye kaldırılıyorlar. Bu hastalardan 14 tanesi entübe ediliyor ve durumları ağır olduğu için de çevre illerdeki hastanelere sevk ediliyorlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi heyeti olarak olayı incelemek üzere Burdur’a geldik. Çevre illerde yatan hastalarımızı da ziyaret ederek durumları hakkında bilgi almak üzere bir inceleme çalışması gerçekleştirdik. Burada çok ciddi iddialar var. Bugün giderek hakkında bilgi aldığımız Akdeniz Üniversitesi’nde entübe vaziyette yoğun bakımda tedavisi devam eden bir hastamızın hayatını kaybettiğini hasta yakınları tarafından öğrendik. Bundan dolayı da çok üzgünüz. Bu tedavi sonrası yaşanan üzüntü verici hadise, hastalarımızın hayatını tehlikeye atan, durumlarını sıkıntılı bir tablo gelişmesine neden olan ve bir hastamızı da kaybettiğimiz bu olay konusunda çok üzgünüz. Kendisine Allah’tan rahmet, acılı ailesine ve hemşehrilerimizi de başsağlığı diliyoruz.

“Diğer hastaların durumları stabil”

Burada bir gün önce hemodiyaliz işlemleri tamamlandıktan sonra bir bakım yapılıyor. Hemodiyaliz ünitesindeki sıvılara bir arıtma işlemi gerçekleştiriliyor ve sabahında yapılan işlem sonrasında 30’un üzerinde özellikle ilk sabah saatlerinde hemodiyaliz tedavisi alan hastalarımızda aniden bilinç bulanıklığı, solunum sıkıntısı gibi ağır bir tablo gelişiyor. Hastaların 14 tanesi geri çağırılarak entübe edilerek çevre illerdeki hastanelere sevk ediliyorlar. Afyonkarahisar Devlet Hastanesi’nde ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde biz hastalarımızı ziyarete gittiğimizde sağlık idarecileri, hastane yöneticileri bize hastaların durumları hakkında herhangi bir bilgi vermedi ve hasta yakınlarıyla görüşmemizde engellendi. Dün Burdur’daydık, sayın Sağlık Müdürü ve sayın Vali’den durum hakkında bilgi almak ve geçmiş olsun dileklerimizi sunmak üzere randevu istedik fakat, kendileri bizimle görüşmekten imtina ettiler. Bugün tekrar sayın Valimizden randevu istedik fakat sayın Vali bizimle görüşmeyi gene birtakım bahanelerle kabul etmedi. Biz bu tavrı çok sıkıntılı buluyoruz. Devletin görevlisi olması gereken, devleti temsil eden buradaki görevlilerin, mülki amirin, böyle elim bir hadise sonrasında, ana muhalefet partisinin milletvekilleri ve genel başkan yardımcısına, bu konuda görüş bilgi almak isteyen heyete bilgi vermemesi, görüşmemesi öncelikle devlet adabıyla bağdaşmayan, demokratik bir hukuk devletiyle bağdaşmayan bir tavırdır. Ben bu tavrı kınadığımızı da ifade etmek istiyorum. Bugün Antalya’da hastalarımızın durumlarıyla ilgili bir inceleme gezisi gerçekleştirdik. Orada Akdeniz Üniversitesi’nde takipte bulunan, tedavi altında olan bir hastamız vardı. Onu kaybettik, diğer hastalarımızın durumları hakkında şehir hastanesi ve eğitim araştırma hastanesinden bilgi aldık. Onlar şu anda tedavileri devam ediyor ve durumları stabil.

“Çok ciddi iddialar var”

Burada çok ciddi iddialar var. Tedavinin uygulandığı hastane son birkaç aydır kullanımda olan yeni yapılan bir hastanedir. Burdur Devlet Hastanesi. Bu hastanede böyle bir olayın gerçekleşmesi sonucunda bir takım iddialar var, duyumlarımız var, bunlar çok ciddi iddialar. Diyaliz tedavisinde kullanılan su tanklarına antifiriz içinde bulunan etilen glikolün karıştığı yönünde birtakım iddialar var. Bunlar çok vahim iddialar, böyle bir şey nasıl olabilir, nasıl gerçekleşebilir? Bu hastanede bir yapısal bir sorun mu var? Sistemden kaynaklanan bir sorun mu var? Neden bu şekilde bir intoksikasyon gerçekleşmiştir, bunlar ciddi soru işaretleri ve biz bunların araştırılmasını bu konuda aydınlatıcı bir tetkikin yapılmasını, tahkikatın yapılmasını bekliyoruz. Bu arada devlet yetkililerinin, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin bizimle görüşmeyi reddetmeleri ve şeffaf bir şekilde kamuoyunu aydınlatmaları gerekirken bu şekilde davranmalarının arkasında ne var, biz bunu da sorguluyoruz, neyi gizlemeye çalışıyorsunuz? Neyi saklamak istiyorsunuz? Burada anayasal yetkiyle görev yapan sayın milletvekillerimiz kamuoyu adına denetleme yetkisine sahip olan ana muhalefet partisinden ve onun yetkili kurullarından neyi saklamaya çalışıyorsunuz? Bu konuda aydınlatıcı bilgi istiyoruz. Türkiye’de hemodiyaliz yıllardır uygulanan bir tedavidir. Tüm hastanelerimizde uygulanan bir tedavidir ve bugüne kadar da böyle bir komplikasyona karşılaşılmış değildir. Birkaç ay önce kullanıma giren bir hastanede, böyle bir tablo ile karşılaşmak buradaki sistemlerde kontrolünde, kabulünde, hastanenin yapımında bir sıkıntı mı var, hata mı var? Neden bu şekilde olmuştur? sorularını bizim sorgulamamıza neden olan bir tabloyla karşı karşıyayız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz Burdurlu hemşerilerimize tekrar geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz ve başsağlığı diliyoruz. Kaybedilen hastamızdan dolayı bundan sonra da hiçbir hastamızın böyle bir sıkıntı yaşamamasını diliyoruz ve sağlıklı bir şekilde diğer hastalarımızın da sağlıklı bir şekilde bu olayı atlatmasını temenni ediyoruz. Aynı zamanda bu olayın takibini yaparak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ve kamuoyunda sorumluların cezalandırılması ve olayın aydınlatılması için de üzerimize düşen görevi sonuna kadar yerine getireceğimizi ve takibini bırakmayacağımızı da ifade etmek istiyorum.”

CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala ise şunları belirtti:

“Burada hatalar, eksiklikler ve ihmaller zinciri üst üste geliyor”

“Öncelikle Burdurluların başı sağolsun. Cumartesi gününden itibaren Burdur Devlet Hastanesi’nde diyalize gelen hastalardan bir tanesini kaybetmiş olmamız bizde büyük üzüntü yarattı. Ailesine, sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyoruz. Umuyoruz ki geriye kalan 32 tane hastamız bir an önce sağlıklarına kavuşsunlar. Burada çok önemli bir kamu yönetimi sorunu var. Biz hem dün hem bugün sayın Başhekimi sayın İl Sağlık Müdürünü sayın Valiyi ziyaret etmek istedik. Hem geçmiş olsun dileklerimizi iletmek hem konu hakkında bilgi almak istedik. Çünkü anayasa milletvekillerine yürütmenin denetlenmesi görevini vermiş durumda. Ancak maalesef o kapıların açılmasını bir türlü sağlayamadık. Bu Türkiye’deki kamu yönetiminin geldiği noktayı göstermesi bakımından çok dramatik ve üzücü bir durumdur. Ayrıca Vali’nin ve diğer yetkililerin bize bilgi vermekten kaçınması burada ciddi bir sorun olduğu endişesini bir kez daha gündeme getiriyor. Şu ana kadar edindiğimiz bilgiler 5 ay önce açılmış bir hastane olmasına rağmen bir tasarım sorunu olduğunu gösteriyor. Bir bakım sonrası aslında hiçbir zaman hastaya ulaşmaması gereken kimyasal önce hastanenin arıtma sistemine karışıyor ki arıtma sistemine karıştıktan sonra suyun renginin değiştiği ve köpüklendiğine ilişkin görüntüleri gördük. Daha sonra bu arıtma sistemindeki kirlenmenin yanı sıra bu aynı zaman da içinde hiçbir şekilde kirletici madde olmaması gereken diyalizdeki saf su tankına da erişiyor. Burada hatalar, eksiklikler ve ihmaller zinciri üst üste geliyor. Bir yandan hastanenin tasarımında bir sorun olduğu anlaşılıyor öte yandan bakım yeterince iyi yapılmamış hastaneye özgü bir bakım sürecinin işlememiş olduğunu anlıyoruz. Daha sonra da böyle bir bakım süreci işlememiş olsa bile diyaliz teknisyenlerinin ve görevlilerin bu süreci denetleyemedikleri, izleyemedikleri anlaşılıyor. Bunun için de bize ‘Cumartesi olduğu için diyaliz teknisyenleri görevde değildi’ gibi bir açıklama yapılmaya çalışılıyor ama açıkcası insan hayatının söz konusu olduğu yerde böyle bir açıklamanın asla kabul edilemeyeceğini de söylemek isteriz.

“İvedi olarak Sağlık Bakanlığı devreye girmeli”

Bunlar tabi şimdilik iddia düzeyindedir. Çünkü resmi kanallardan hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bir an önce Sağlık Bakanlığı’nın sürece müdahil olması hem hasta ve hasta yakınları açısından hem de Burdur’da yaşayanlar açısından sorunun ne olduğu açığa kavuşması gerekiyor. Çünkü, bu hastanedeki sorunlar sadece diyaliz ünitesiyle sınırlı kalmamış olabilir öte yandan da şu an tedavisi süren 32 hastanın tekrar Burdur’a geldiklerinde nerede diyalize girebileceklerinin güvenle kamuoyuna açıklanması gerekir. Dolayısıyla ivedi olarak Sağlık Bakanlığı devreye girmeli. Hem sorunun nereden kaynaklandığını açıklamalı hem de sorumluların cezalandırılmasına ilişkin süreç hakkında bilgi vermelidir ve Burdur’da yaşayanların o hastaneden hizmet alırken güvenle hizmet alacağı koşulların sağlandığının da güvencesini vermelidir. Biz milletvekilleri olarak bu süreci Meclis’te dile getirip bunların sorunların bir an önce ortaya çıkarılması için  çabalarımızı sürdüreceğiz. Bu Burdur’a özgü bir olay değil. Son zamanlarda Türkiye’de sağlık alanında yaşanan ve asla yaşanmaması gereken bir sürü sorunun gündemde olduğunu biliyorsunuz. Sağlık Bakanlığı artık bu çökmüş sistemi sağlıkta dönüşüm programını ortadan kaldırıp gerçekten Türkiye’nin ihtiyacı olan kamucu, eşit, ücretsiz, nitelikli bir sağlık hizmetini ortaya koymak için çaba gösterecektir. Çünkü sağlık en temel insan haklarından bir tanesidir.”

CHP Samsun Milletvekili Murat Çan ise konuşmasında şöyle konuştu:

“Sağlık skandalıyla karşı karşıyayız”

“Maalesef bu olay ‘Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir’ atasözüyle açıklanabilir. ‘Mızrak çuvala sığmaz’ atasözüyle açıklanabilir. Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır sözleriyle açıklanabilir. Cumhuriyet tarihinin en kötü sağlık yönetimiyle karşı karşıyayız. Yine Cumhuriyet tarihinin belkide en çapsız en niteliksiz sağlık politikalarıyla karşı karşıyayız. Kurtuluş Savaşı’ndan verem savaşla, sıtmayla başa çıkarak bütün dünyaya örnek olmuş sağlık politikalarıyla Hıfzıssıhhayla dünyaya örnek olmuş sağlık politikalarının geldiği yerdiği yerden bugün 21. yüzyılda Burdur ili için çok büyük çapta denilebilecek bir sağlık skandalıyla karşı karşıyayız. Bir hemodiyaliz ünitesinde 30’un üzerindeki hastada aynı gün içerisinde çok ağır klinik tablolar birbirinden farklı değişken olsa da neredeyse yarısından çoğu makine ile soğutulmaya ihtiyaç duyulacak kadar çok ağır klinik tabloların ortaya çıktığı bir toksik maddeye maruz kalmayla karşı karşıyayız. Bunun maruziyet sonrasındaki yönetilmeye çok bir söz yok. Ama daha sonrasında Afyon’da, Burdur’da ve Antalya’da yaptığımız değerlendirmelerde şunu görmekteyiz; Antalya’daki hastaların ve hastaların yönetiminin bir çoğunda başarıya ulaşılmış ancak biz hasta yakınlarıyla dahi bir araya getirilememiş bir durumda kaldık.

“Sağlık Bakanı, bunun üzerini örtmeye çalışarak toplumdan gizleyemez”

Buradan başka bir sorun ortaya çıkıyor. Bu da aynı zaman da genel politikalar üzerinden 2017’den bu zamana evrilmiş tek adam rejiminin Burdur’da geldiği noktadır. Her politikada her branşta çökmüş bu sistem maalesef sağlıkta, sağlığın sonuçlarının yönetilememesine, denetilememesine bağlı olarak gizlenmesiyle ortadan kaldırılmasını öngören bir yöneticiyle Burdur maalesef yönetiliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin TBMM’nin iki milletvekili ve toplamda üç hekimden oluşan heyet dün Burdur’da sağlık müdürüyle, Burdur Valisiyle, Başhekimle görüşmek için çok çaba ürettik, tükettik. Ancak bizlerle yüzleşmeyi göze alamayan bir yönetim anlayışını burada görmüş olduk. Yönetimde keyfiyet var, tekçilik anlayışı var, şeffaflıktan uzak hepsinden önemlisi denetime açık olmama hali var. Gelinen noktada şimdilik bir tane can kaybımız söz konusu. Biz bugün o aileye geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk. O aile iki saat sonra biz hastamızı kaybettik diye aradı. Bu hakikaten 21. Yüzyılda hayal bile edilemeyecek ama bu dönemde gerçekleşen kendi sloganlarıyla gerçekleşen toksik maddeyle bir hemodiyaliz ünitesinin sisteminin maruz bırakılması, maruz kalması denetimsizliğini yaşadı Burdur. Biz de bunu burada gördük ve değerlendirdik. Antalya’da, Afyon’da ve Burdur’da yaptığımız değerlendirmelerde büyük bir sağlık yönetimi zaafiyetini görmüş olduk. Bunu mecliste mutlaka dile getireceğiz. Bundan beş ay kadar önce kendi meslektaşlarını paracı doktor olarak bunu da eliyle para sayma hareketiyle göstererek ifade eden bir bakan gelip burada 34 kişinin yaşadığı mağduriyeti bizatihi kendi açıklamalarıyla topluma anlatmak zorundadır. Bundan kurtulamaz, bundan kaçamaz. Bunun üzerini örtmeye çalışarak toplumdan gizleyemez.”

Heyet son olarak yaşanan olayın dünyada örneğinin olmadığını belirterek,  Burdur Valisi, İl Sağlık Müdürü ve Hastane Başhekimi’nin bu yaşanan olaylarla birlikte hemen görevden alınmasının gerektiğini söyledi.

Kaynak: MUHAMMET FATİH BAŞCI