Erol Kesici’den yine; çarpıcı değerlendirmeler... “Dünya Sulak Alanlar Günü" sulak alanların önemi, korunması ve akılcı kullanımı konularında kamuoyu bilincini geliştirmek maksadıyla 1997 yılından bu yana her yıl 2 Şubat tarihinde kutlanmaktadır. Ülkemizde dâhil olmak üzere, Ramsar Sözleşmesine üye 171 ülkede sulak alanların önemi çeşitli etkinliklerle vurgulanmaktadır. 2 Şubat 1971 tarihinde İran'ın Ramsar kentinde imzalanan ‘Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi’, taraf olan ülkelerin her birini, dünyaca öneme sahip en az bir sulak alan ilan etmek, bu sulak alanları korumak ve akılcı kullanımlarını sağlamakla yükümlü kılmıştır. İşte; böylesine ‘çevre kaygısının’ öne çıktığı bu özel günde, ülkemizin önde gelen su otoritelerinden biri olan Erol Kesici, ‘2 Şubat Sulak Alanlar Günü’ dolayısıyla Yeni Gün okuyucuları için özel makale kaleme aldı, yazısında Burdur Gölü’nü ele aldı. *Havzada tarımsal sulama sebebi ile gölü besleyen akarsular üzerine yapılan barajlar ve yeraltı su kaynaklarına açılan kuyular sebebi ile gölü besleyen sular göle ulaşamıyor. *Havzada en önemli ekonomi sektörü %47 ile tarım ve hayvancılık, tarımın ise  %60 ’ü sulu olarak yapılıyor. *Sulak Alan Nedir, Burdur Gölü Sulak alan mıdır? Sulak Alan: alçak gelgitte derinliği altı metreyi aşmayan deniz suyu alanlarını da kapsamak üzere, doğal ya da yapay, sürekli ya da geçici, durgun ya da akar, tatlı, acı ya da tuzlu bütün sular ile bataklık, sazlık, ıslak çayır ve turbalıkla denilir.. *Burdur Gölü tektonik kökenli doğal göl olup ortalama 148 km2  km2lik alana sahiptir, göl kıyısındaki yaklaşık 33 km2‘lik  alan Uluslar Arası Korunma Özelliğine sahip Ramsar Sulak Alanıdır(1994) Ramsar Alanı: "Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Listesine dahil edilen sulak alanlardır. Ülkemizdeki sulak alanlarının sayısı 135 (bunların; 14'ü Ramsar Alanı, 59'u Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan ve 33'ü Mahalli Öneme Haiz 106’sı tescillidir). *Yapay Sulak Alan: İçme, kullanma ve sulama suyu temini ile elektrik üretimi amacıyla yapılan baraj ve gölet gibi su yapılarıdır. *Dünya Sulak Alanlar Günü” sulak alanların önemi, korunması ve akılcı kullanımı konularında kamuoyu bilincini geliştirmek maksadıyla 1997 yılından bu yana her yıl 2 Şubat tarihinde kutakta.  Ülkemizde dâhil olmak üzere, Ramsar Sözleşmesine üye 171 ülkede kutlanan ve her yıl sulak alanların bir işlevinin tema olarak kullanıldığı etkinliklerde sulak alanların hayati önemi ve değeri anlatılıyor. Günümüzde tabiî kaynakların sürdürülebilir gelişmesi, bu kaynaklara yönelik ihtiyaçların belirlenmesi ve plânlanması, rasyonel su kullanımı, gözlem, etkin kullanma ve koruma için gerekli şartların sağlanarak bütünleşmiş bir yaklaşımla geliştirilmesi ve yönetilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu yaklaşım doğrultusunda su ve toprak kaynaklarının çeşitli maksatlara yönelik kullanımlarında teknoloji, ekonomi ve çevre konularında bir dengenin kurulması gerekmekte… Burdur Gölü ile denince akla ilk gelenlerden olan Dik Kuyruklar uygun ortam o bulamadıkları için gelmemekte. Kuş aklı mı? , Eskiden 144 farklı kuş türü olan bu gölde şimdi 25 tane kaldı  Son 40 yılda suyunun yaklaşık 45’in kaybetti. HAVZADAKİ OLAGAN ÜSTÜ TEHLİKEYİ NASILANLATABİLİRİM DİYE… Burdur Havzasını   göllerinin korunması konusunda Burdur da,ülkenin bir çok yerinde hatta yurt dışında  katıldığım konferanslarda, basın açıklamalarında  nerdeyse kırk yıla yaklaşan süredir  dile , gündeme getirdim. Galiba, anlatamadım! Anlaşılmadı! Bu soruna “beka ve zeka” bakışıyla anlatsam dedim! Acaba anlaşılır mı susuzluğumuz? Cevabı kendi vicdanımızda ve aklımızda aramaya başlayabiliriz. BEKA ve ZEKA! Beka;  kalıcılık, var olmak demek… Suyun, doğanın kalıcılığı, bozulmaması,  yanlış müdahalelerle karşı karşıya bırakılmaması, insanların üzerinde adeta me titremesi, doğayla mücadeleye karşı gelinmemesi gereken üstün meziyetleri içermelidir. Bekamız, suyu, havayı, toprağı kollamak ve korumak olmalıdır. Bunun yerine getirilmesi için; elbette düşünme, akıl yürütme, bilgiye, zekaya, kimsenin itiraz edemeyeceği gerçekleri,  yargılamaya ve sonuç çıkarmak için “zekaya” ihtiyacımız vardır.  Sularımız kuruyorsa bunun çözümünü zekada aramıyorsak bekamızı koruyabilir miyiz? Zekamız, vicdanımız olmazsa bekamız olamaz. Bekanın sigortası vatanın toprağını, havasını, suyunu vd. kutsallarını korumak ve sevmektir. BURDUR HAVZASINDAKİ YAŞANANLAR  “BEKA EKSİKLİĞİDİR”! Burdur Gölü Havzasını bekasını(kalıcılığını) sağlamak gerekir. Bu konuda zeka eksikliğimiz yok ama, zekanın kitaplarda, raflarda, sözde kalmasıyla beka sağlanamaz.  Kağıt üzerinde kalan acil eylem planları mükemmel. Fakat planları sahada, susuzluğun, kuraklığın yaşandığı her alanda takip ederek, eylem planlarını eyleme geçirmek, aksayan kısımlarında titizlikle durmak, bilinçli ve acil çözümler sunan insan kaynağımız var. Ama, karar vericiler, politikacılar olunca! Beka; kalıcı-varlık-var olmak- ölmezlik- sonu bulunmamak, sürdürülebilirliktir ve harekete geçmeden sağlanmaz ve de korunamaz. “ Zekalı” insanlığı ve tüm canlıları tehdit eden tek tehlike, susuz kalmaktır. Yaşadığımız susuzluk, kuraklık doğal felaket değil, insanların yarattığı yapay felaketlerdir ve sonucunda etkilerinden yıllarca kurtulunamayacak  sosyo-ekonomik, biyolojik-ekolojik yıkım olan; kıtlık, açlık, salgın ve savaş yaşanabilir. Suyun fabrikası göllerdir, derelerdir sudur.  Su; suyu(yağmuru) çeker, kurak toprak ve hava ise suyu kurutur. Havzada işin en akıl almaz tarafı, Türkiye’nin en fazla doğal gölüne sahip olan Burdur Havzasında “susuz kalmak” ve iklim bakımından “olağan üstü şiddette kuraklık” yaşamak! Kırk yıldır havzanın susuz kalışının ve çözümü belli iken, aşırı su tüketimine ve gölleri, nehirleri besleyen kaynakların, yüzey sularının üzerine baraj ve gölet yaparak, yeraltının sularını umursamaz şekilde çekerek aynı senaryolar değişmeden susuzlukla gidiş sürmekte. Gelecek kuşakları susuz ve gıdasız bırakılabileceğinizin farkında mısınız. Bu günlere gelişin neden ve sonuçları dünden belliydi! Zeka, demekteydi ki, havzada yer altı sularını ve gölleri kurutan yüzbinleri ulaşan kuyu-  pompajlar ve işin kolayı olan gölü besleyen akış sularının önüne barajları- göletleri yapma. İtirazı olan var mı? BURDUR’UN GÖLLERİ OLMADAN, EN VERİMLİ TOPRAKLARDA HİÇ BİR ŞER YETİŞMEZ Kİ! TARIMDA DIŞA BAĞIMLI OLUNUR! Su Dünya üzerindeki bütün canlı türleri için yaşamsal öneme sahip bir molekül. Yüksek miktarda iyonlaştırıcı radyasyon, çok yüksek ya da düşük sıcaklık, yüksek basınç koşullarında hayatta kalabilen canlılar keşfedilmesine rağmen henüz suyun gerekli olmadığı bir yaşam formu bulunamadı. Nerede “bekanız ve zekanız”? Neden tedbirleri almadınız? Yıllardır sizi uyaran aklın- bilimin sesine kulak astınız? Şimdi o kadar çok ses çıkmaktaki havzada, sanki susuzluğa neden olan girişimde sorumlulukları yokmuşçasına “yavuz hır…” misali; “suçlu, hatalı olmalarına rağmen kendilerinin güçlü hissederek, kurumanın nedenini , “evlerde su kullanımına, küresel ısınmaya, yağmur yağmadı kuraklık artıya” yüklemeye çalışırlar. Tarım değil, su yoksa hayat yok… Tarım için havzada salma sulamayla var olan suyun %80’ni kullanarak tarımı yok etmektesiniz.  Unutmayın, Burdur Havzasının gölü, deresi, ormanı-toprağı, yeraltı suyu korunmazsa- yoksa tarım yok! Yıllardır kuru tarım önerilerine neden önemsemediniz. Evet “ekmek elden su gölden ”misali; göllerin kurumasına, yeraltı suların çekilmesine göz yumanlar, israf edenler, hiçbir iş yapmayıp elini ovuştururken göllerin suyundan hala geçinmeye devam etmesi de havzanın gerçek zeka ve beka sorunu! Boş oturan ve başkasının kazancıyla geçinen kimsenin bu durumunu belirtmek için kullanılır. Şimdi çok ses çıkmakta havzada. Kuraklık tehlikesi var demek, söylemesi kolay olan söz de, acaba niçin bir an önce yıllardır bilinen çözüm yollarının uygulaya sokulmasında yer bulmaz? Su olmayınca enerji maliyetleri, üretim girdileri anormal şekilde artış göstermekte. İthalat ve ürün kalitesi üreticiyi ekonomik yönden memnun etmemekte. Bu durum buğday, et, süt, meyve vb stratejik-temel ürünlerin  üretiminde artan nüfusla birlikte çok hayati sorunlar bizi beklemekte!  Düne kadar havzada bu ürünlerin üretimi  sorun değildi. Suçu yağmur yağmadığı için kuraklık yaşanmakta demek, suçu doğaya atmak ve varlık içinde yokluk yaşamayı kabullenmektir. Bekledikçe var olan çözüm gücümüzü harekete geçirmedikçe su bitmekte, üretim bitmekte! Göç başlamakta! Nereye? SORUNUN ÇÖZÜMÜNÜ KENDİ AKLIMIZDA ve VİCDANIMIZDA ARAMALIYIZ! YOKSA BİZ OLMASAKTA DÜNYADA DEVRAN DÖNECEKTİR Bireyler, karar vericiler cevabı kendi vicdanımızda ve aklımızda aramaya başlayabiliriz. Bu gün dünyada 2 milyardan fazla insan ve milyarlarca bitki ve hayvan temiz suya-suya ulaşamıyor ve her 60 saniyede bir çocuk kirli sudan yaşamını kaybediyorsa. Susuzluk ve gıdaya ulaşamamak  haysiyet, özsaygı, şeref, erdem, vakar, gurur, saygınlık, kendine saygı duyma ve başkalarını da kendine saygılı kılmayı gerektirmez mi? Tokun hali ve gideceği seçenek çok ama açın? Afrika’daki, Orta Asya’daki, Orta Doğu’daki görmezden gelinen kuraklık dünyayı sarmakta, insanlar bunu sıra kendilerine gelmeden, aç ve susuz kalmadan öğrenmeli. “Bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler.” der, insan hakları beyannamesi (1949 bizde yürürlüğe girdi), o nedenle insan onuruna yakışmayan kuraklık sorunu önceliğimiz olsun ve kimse açlık ve susuzlukla sınanmasın.  Yaşamın başladığı ve sürdürülmesi olmazsa olmaz olan suya, onunla şekillenen doğaya karşı yok edici mücadele vermekten vazgeçilmeli, insanın bu mücadeleyi kazanması mümkün değildir. Hala yaşadıklarımızdan öğrenmedik mi? Yağmuru beklemek sorunu çözmez. Yağmurun yağması için bilinen kurak, ne kadar suyun varsa o kadar yağışın, iklimin var, su yoksa yağmur nasıl yağsın. İlkokulda öğretirler suyun doğada çevrimini, suyun yoksa ne su buharı olup atmosfere çıkacak? Biz olma sakta dünyada devran dönecek!  Zeka ve beka korumak budur.    * DOĞALZENGİNLİKLERİMİZİNBİR PARÇASI OLAN SULAK ALANLARIMIZ, BURDUR GÖLÜ HAVZASININ GÖLLERİ NEDEN ÖNEML*SULAK ALANLAR DOĞURGANDIR, DOĞAL GIDAVE İÇME SUYU FABRİKALARIDIR, KORUYUP -KULLANIRSAN ASIRLARCA GELİR SAĞLARLAR. Nasıl mı? Su; yerkürede her zaman tasarruflu kullanılması gereken, fabrikalarda üretilemeyen, en temel doğal kaynaktır Göller, dereler, denizler, yüksek bir ekonomik değere sahiptirler. Balıkçılık, tarım ve hayvancılık, saz üretimi, turizm olanaklarıyla bölge ve ülke ekonomisine önemli katkı sağlarlar. Tarım ürünlerinin genetik çeşitliliğinin güvenceye alındığı ortamlardır. Sulak alanlar; tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleridir.  * SULAK ALANLAR KİRLENEN SULARIN; DOĞAL ARITMA FABRİKLARIDIR Nasıl mı?. Sulak alanların bitki, hayvan, yapı, kıyı ve zemin özelliği; doğal Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini (azot, fosfor gibi) kullanarak suyu temizlerler.   * DÜNYANIN EN ZENGİN CANLI ÇEŞİTLİLİĞİNE SAHİP DOĞAL MÜZE VE CANLILARIN EN İDEAL EN SAĞLIKLI YAŞAM SİSTEMLERİDİR… Nasıl mı?  Tüm canlılar doğanın ürünleridir ve yaşam sularda  başlamış ve şekillenmiştir. Sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilen sulak alanlar; doğal ve yaşam  işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Sulak alanlar; başta balıklar ve su kuşları olmak üzere gerek ekolojik değeri, gerekse ticari değeri yüksek, zengin  bitki ve hayvan çeşitliliği ile birçok türün yaşamasına olanak sağlarlar.   * SULAK ALANLAR; SELLERİ-TAŞKINLARI ÖNLER. FIRTINALARDAN, TOPRAK KAYMALARINDAN, KURAKLIKTAN, ÇÖLLEŞMEDEN  VE  SULARIN YÜKSELMESİNDEN KORUYAN – AFETLERİ AZALTAN DOĞAL GÜVENLİK SİSTEMLERİMİZDİR Sulak alanların su yataklarını, kanallarını doğal haliyle bırakırsanız, yeraltı sularını besleyerek veya boşaltarak, taban suyunu dengeleyerek, sel sularını depolayarak, taşkınları kontrol ederek, kıyılarda deniz suyunun girişini önleyerek bölgenin su rejimini düzenlerler. Suyun yatağını işgal edersen, dereleri çayları kurutur, yönlerini insan isteğine göre yaparsan, dere yatağına yerleşirsen su yatağını bırakmaz. Su baskınlarının nedeni; küresel ısınma diyerek, işin içinden çıkılamaz.. EN ÖNEMLİ TURİZM VE SOSYAL, KÜLTÜREL, TARİHİ DEĞERLERİMİZİN KAYNAĞIDIR, OKULDUR SULAK ALANLAR… Nasıl mı? Çağlar boyu insanlar su kenarları ve çevresinde yaşamışlardır.  Onları izlerini taşıyan bu doğal alanlarımız Yeryüzünün en önemli genetik rezervuarları olmaları nedeniyle tarihten, yaşamdan zengin örnekleriyle, eğitim ve bilimsel çalışmalar için açık hava laboratuvarı özelliği taşırlar. Doğal güzelliklerin stres azaltıcı ve insan sağlığını olumlu yönde etkileyici özellikleri ve insan gelişiminin ruhsal boyutu ile ilişkilendirilmektedir. Sulak alanlar, sundukları doğal güzellikleriyle turizm yönünün yanı sıra sağlık - dinlenme ortamı bakımından da önemli kaynaklarımızdır... Yıllardır havzada göllerin korunması için emek veren insanlar, basın var. Dinlememek! Üzücü! Kim nereye çekerse çeksin ama olan havzaya oldu ve ”kuraklık salgınıyla” karşı karşıya! 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü kutlanacak m? Bu gün neler söylenecek! Yıllarca söylenenler, “çözeriz, evde su kullanımı, yağış yok…” geçiniz lütfen. Bence  havzada bu gün anma  günü olmalı! Burdur havzası gölleri kurumaya devam ederse, ekmek de kurur! Saygılarımla... TTKD Bilim Danışmanı Hidrobiyolog Erol KESİCİ  SDÜ SU ENSTİTÜSÜ KURUCUSU                        
Editör: TE Bilisim