AK Parti Burdur Milletvekili Adem Korkmaz'ın açıklamalarında üçüncü bölüm,
İşte; pasajlar:
“Burdur’la ilgili tespit edebildiğim başlıca hususlar;”
"Konulara genel değerlendirmeler olarak bakacağız ve mümkün olduğunca kişilerin şahıslarını hedef alan ve cevap hakkı doğuracak konulara girmeyeceğim. Kolaycılık, sonucu kendisi dışındaki nedenlere bağlayarak topu taca atmaktır. Burdur’la ilgili tespit edebildiğim başlıca hususları şu şekilde sıralayabiliriz ve her bir başlıkta, kendi sorumluluğum söz konusudur.
1. Aday Belirleme Sürecini Sağlıklı Yürütemedik;
Yerel seçimlerin kendine özgü en önemli konusu, doğru adayın belirlenmesi konusudur. Bazen doğru aday kadar aday belirleme süreci de sonuçlar üzerinde etki ortaya koyabilmektedir. Aday adaylığı süreçleri sağlıklı yönetilmezse, kırılganlıklar ve küslüklere, taban üzerinde olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Yereldeki seçim başarılarında doğru aday diğer siyasi denklemlerden farklı olarak çok büyük önem taşımaktadır.
Yerelde, ‘doğru aday kimdir?’ sorusu sorulduğunda birçok şeyi bir çırpıda sayarız; kendini temsil edecek, kendinden bir şeyler bulacak, yereli bilen, orada yaşamış, yerelde sosyo-kültürel güçlü bağlara sahip, temsiliyet kabiliyeti olan, yönetsel becerisi olan, proje üreten, güler yüzle, mütevazi, kariyer sahibi… Bu listeyi daha da uzatabiliriz.
Ancak, doğru aday kimdir?, ve adayın doğru olup olmadığının kesin bir matematiği var mıdır? Seçimin kazanılması ya da kaybedilmesi adayın doğru aday olmadığının tek bir göstergesi midir?
Kaybedilen yerlerde, aday gösterilmeyen aday ya da adaylar doğru aday mıdır? Diğer aday adayı gösterilmiş olsaydı seçim kazanılacak mıydı, bunun bir ispatı yok.
Genellikle seçim sonuçlarından sonra yürütülen spekülasyonlar, işte; şu aday olsaydı ya da ben (! aday olsaydım şöyle bir sonuç alırdım şeklindeki ifadelerdir. Ancak bu konu pratikte ölçümlenmesi mümkün olmayan bir durum olduğu için, konu politik bir dar alan çalışması olmasının ya da kişisel alan oluşturma çabasının ötesine geçmeyecektir.
Burdur’da aday adaylığı süreci bu anlamda çok sağlıklı yürümüş müdür derseniz buna evet diyemiyorum. Ağırlıklı olarak üç aday adayının üzerinde yürüyen, iki aday üzerinde yoğunlaşan aday adaylığı sona erdiğinde bir kırılma yaşandı.
Burdur’un yakın siyasi tarihinin önemli ismi beş dönem aralıksız milletvekilliği yapmış Bayram Özçelik ile Burdur’un spor ve eğitim camiasının yakından tanıdığı ve sevilen ismi Mehmet Şimşek arasında yaşanan rekabetin, Mehmet Şimşek’in adaylığının açıklanmasından sonra kırılmanın bir şekilde devam etmesi süreci olumsuz etkilemiştir.
Olayın neden olduğunu, kimden kaynaklandığı vs... konuları yeni tartışma konularına meydan vereceği için, burada sadece tespitleri yapmakla yetineceğim.
Başta şahsım da dahil herkes kendi nasibine olanı almalıdır. Aday adaylığı süreci sona erdikten sonra daha toparlayıcı önlemler alamadık. Konu dava ise, hiç kimsenin siyasi egoları ve siyasi ikbal kaygıları önemli olamaz. Her ne olursa olsun artık adayın belirlenmesinden sonra yapılan değerlendirme ve oluşan kanaatler eğer partimiz ve Burdur’un menfaatleri dışında seyretmişse bunun hesabını bir şekilde verilmesi gerekir. Kimin payına ne düşüyorsa…
2. İttifak Sürecinin Yapısı
“İl bazlı geniş ve güçlü bir ittifak oluşturmaya muvaffak olamadık!”
Merkez belediyede ittifak ile gidilmesi, diğer bütün ilçelerde ise iki partinin ciddi bir rekabet içinde seçimlere girmesi önemli bir kırılma noktasıydı.
Bu konunun sadece merkezde değil bütün İl’de rekabeti ve tansiyonu yükseltecek bir unsur olduğu ortadaydı. Bir yılı doldurmamış genel seçimlerde de birbirleriyle kıyasıya siyasi bir rekabet içine giren teşkilatların, kişiselleşmiş konuların üzerine kurulmuş ikircikli bu ittifak sürecinin merkez belediyeyi olumsuz etkilemesi kaçınılmaz olacaktır.
Ne var ki, yerelde bizler güçlü bir siyaset aklı üreterek il bazlı geniş bir ittifak oluşturmaya muvaffak olamadık. Bunu yapmamız kolay mıydı? Cumhur İttifak’ını iki parti teşkilatlarının bunu yapabilmesinin mümkün olup olmadığından emin değilim. Ancak, ortaya çıkan sonuçlara baktığımızda; aramızdaki rekabet sadece siyasi ve sosyal tansiyonu yükseltmekle kalmadı ve her iki partiye birer büyük ilçemizi CHP’ye vermiş olduk.
Sadece, Kızılkaya beldesinde fiili bir ittifak kurulması mümkün oldu. İl düzeyinde güçlü bir ittifak yapılamamasına karşı, özellikle Çavdır’da bir ittifak yapılmasını çok arzu ettim, çünkü AK Parti olarak Çavdır’da biz, yerel seçimler için bir umut oluşturamadık. Burada yapılması gereken MHP adayıyla ittifak olarak seçime girmekti, bunu hem MHP İl başkanımıza hem de Çavdır belediye başkanımıza hem de kendi adayımıza ifade ettim, ne var ki bir olumlu dönüş ve görüşme ortamı oluşturulmadı. İttifak olmamasına karşın, Çavdır’da tabanımız büyük oranda MHP belediye başkan adayını destekledi, 14 Mayıs ve 31 Mart seçim sonuçlarındaki oy kaymalarına bakıldığında bu görülmektedir. CHP’li belediye başkan adayı sadece CHP ve İYİ parti oylarıyla belediyeyi kazandı. İddia edildiği gibi AK Parti’den CHP’ye bir oy kayması söz konusu değil. Ancak ilçe bazında bir ittifak oluşturabilseydik oluşacak sinerji ile Çavdır Cumhur İttifakı bünyesinde kalırken, biz de Türkiye’de en kötü oy oranlarından (3.78) biriyle yüzleşmek zorunda kalmaz, tabanımızın da kaymasına neden olmazdık.
Yine buradaki ittifak, genel seçimin tansiyonunu düşürüp, merkeze de olumlu yansıyabilirdi. Buradaki durumu çok önceden görmeme ve hem kendi teşkilatımıza hem de MHP yönetimine bu durumu aktarmama rağmen başarılı olamadım, bu durumu da kendi adıma bir başarısızlık olarak yazıyorum. Keşke burada daha aktif rol oynayabilseydim…
Burdur Merkez’e bakıldığında 14 Mayıs seçimlerindeki verilerle kıyaslandığında tabanda güçlü bir ittifak kurulamadığını göstermektedir. AK Parti olarak, 14 Mayıs’a göre tabanımızı genişletme fırsatı bulduk, 14 Mayıs seçimlerinde Burdur Belediyesi seçim bölgesinde 17287 olan oylarımızı, 31 Martta 18464’e çıkartmayı başardık, Burdur’da seçime katılma oranlarının düştüğü bir ortamda oy oranlarını %7 oranında artırmak önemli bir detay. Burada teşkilatımızın olağanüstü çalışmasını takdir ve tebrik ediyorum. Yine Kadın Kollarımızın bire bir ev çalışmalarını da zikretmezsem haksızlık olur.
Ancak, buradaki dikkati çeken konu, MHP seçmeninin 14 Mayıs’a oranla sandığa gitmemesi. 14 Mayıs seçimlerinde, Burdur Belediyesi seçim bölgesinde MHP’nin oyu 5373 iken, 31 Mart seçimlerinde ise aynı bölgede il genel meclisi oylarında MHP’nin oyunun 2545 olması, 2828 oyun sandığa gitmemesi önemli bir durumdur. Bu seçmen, neden sandığa gitmedi, tepkiyi adaya mı gösterdi, ittifaka mı gösterdi, yoksa teşkilatlara mı gösterdi bunu bilemiyoruz.
Seçmen tepkisinin sandığa gitmemesi, kendi il genel meclisi adayına da oy vermemesi üzerinde derinlikle düşünülmesi gereken bir konu. İttifak süreçlerinin bir pazarlık olmadığını, birlikte yol yürümek ve kader birliği yapmak olduğunu önce siyasi aktörler inanmalı, topluma güven vermeli ki taban bundan olumlu etkilensin. Demek ki, her iki siyasi partinin sorumluluk sahibi yöneticileri (bizler), bu konuda yeterli samimiyeti ortaya koyamadık. Bunu başarabilseydik, AK Parti’deki oy artışına, sandığa gitmeyen MHP seçmeninin yüzde 60’ını ekleyebilseydik, bütün genel olumsuzluklara rağmen seçimi alabilirdik.
Ne var ki bu konuda başarısız olduk. Bunun nedenlerini, ittifak ortakları olarak düşünmemiz gerekiyor. Özetle diyebilirim ki Türkiye için, Türkiye’nin geleceği için iki liderin öncülük ettiği kader birlikteliğini, ittifakın iki aktörü olarak biz ne yazık ki Burdur özelinde beceremedik. İttifak sürecinin sağlıklı yürümediğini, seçimlerden sonra ki belediyeler birliği temsilcilerinin belirlenmesi ve il genel meclisi başkanlığı seçimlerinde de gözlemledik, bu da bir başka tespit olarak ortaya çıktı. Bütün temennim, ülkenin geleceği konusunda hesapsız ve pazarlıksız bir zeminde ilerleyen Cumhur İttifak’ının yereldeki siyasi sorumluları, konunun ve sorumluluklarının farkında olarak hareket etmeleri, sürekli olarak karşı tarafı suçlayarak, fedakarlığın ve sürecin olumlu yönetilmesini karşıdan bekleyen bir anlayış yerine daha sorumlu davranmalarıdır.
3. Kampanya Sürecindeki Eksiklikler
Seçimlerde, adaylar belirlendikten sonra, hatta aday adaylığı döneminde bile, kampanya süreci seçim sonuçlarını yakından etkileyen önemli bir unsurdur. Yerel seçim kampanya sürecine ilişkin aşağıdaki tespitler yapılabilir;
a) Seçmeni Burdur’un yerel sorunları konusunda yeterince ikna edemedik
Burdur seçmenini, seçim sonuçlarını yakından etkileyen enflasyon ve emekli meselelerinden uzaklaştırıp, Burdur’un kanayan yaraları olan temel alt yapılan ve üst yapılar konusundaki eksiklikler, iki dönemde halka verilen ama gerçekleşmeyen sözlere rağmen seçmeni ikna edemedik. Burdur halkı aslında içinde yaşadığı şehrin sorunlarını yakından bilmesine, hissetmesine rağmen bu seçimi bir yerel seçim olarak değil de bir genel seçim olarak değerlendirdi.
Evinde suyu akmayan, sosyal mekanları olmayan, hafta sonu bir alışveriş için kapalı bir mekanı olmayan, çoluğunu çocuğunu alıp bir dağ başında ya da göl kenarında mangal yakamayan, canlı bir kent meydanı olmayan, kent için turizm potansiyelleri harekete geçirilememiş bir şehir, kent içinde yaşam alanları olmayan bir şehir, yoldan geçenlerin bir kasaba nitelendirmesi yaptığı bu şehir gerçekliğini enflasyona ve emekli maaşlarındaki acı gerçekliğe teslim ettik.
b) Kampanya sürecinde, ittifak ortağı iki partinin uyumlu çalışma sorunu
İttifak süreciyle ilgili yapılacak değerlendirmemin amacı, Burdur’da yeni bir tartışma başlatmak değil, ittifak sürecinin sağlıklı yürütülememesi konusundaki temel nedenleri ve şahsıma ait olan sorumluluğu yukarıda ifade ettim.
Burada, sadece bu tespiti ifade etmek, belki sonraki dönem yapılacak işbirliği ve ittifak süreçleri için nelere dikkat edilmesi gerektiğini açık yüreklilikle vurgulamak. Sadece bir tarafı suçlayarak ya da sorumluluğu bir tarafa yükleyerek konuyu yeterince izah edemeyiz.
Burdur’un yakın siyasi tarihinde yaşanmışlıklar ve oluşan siyasi hafıza iki tabanın bir bütünüyle ortak hedeflere yol yürümesinde ciddi ön yargılar oluşmuş durumda, öncelikle bu konudaki oluşan hafızalar tazelenmeden ve güven tesis edilmeden yapılan ittifak çabalarının yeterli sonuç vermediğini ifade edebiliriz.
Bu seçimde olduğu gibi, bir de kampanya sürecinde siyasi sorumluların yeterli iş birliği ve ortak çalışma arzusunu oluşturamazsa alınacak sonuçları sürpriz görmemek lazım. Seçim döneminde seçmene mesaj verecek şekilde, iki parti teşkilatları çok az ortak siyasi çalışma yürüttü. İttifak ortağımız, siyasi sorumluları merkez belediye için çalışmak yerine daha çok ilçelere odaklandığı için merkez belediyeye gerekli desteği veremedi.
c) Güçlü Başkan-Güçlü Meclis Algısının Oluşturulamaması
Burdur’daki Siyasi parti meclis üyeleri içinde en güçlü belediye meclis üyesi listesine sahip olmamıza karşın bunu yeterince kamuoyuna yansıtamadık. Belediye Başkanı adayımızla meclis üyelerinin halkın nezdinde güçlü resim veremedikleri, belediye yönetiminde güçlü bir takım oyunu sergileneceğine ilişkin yeterince güçlü bir mesaj veremedik. Başkan adayı, daha çok teşkilat ile seçim çalışmalarına katılırken, az sayıda meclis üyesi bu çalışmalarda etkin şekilde yer aldı.
d) Başkan Adaylarının Performansları
Mehmet Şimşek’in siyasette yeni bir yüz, samimiyet, güler yüz, tevazu, bireysel etkileşim, farklı sosyal kesimlerden ilgi görmesi, eğitim ve spor camiası tarafından sevilen bir isim olmasına karşın, mevcut belediye başkanına göre siyasette yeni bir figür olması onun bu seçimlere bir adım geriden başlamasına neden oldu. İki dönemlik başkanlık tecrübesiyle Ali Orkun Ercengiz’in bireysel görünürlük ve liderlik performansının Mehmet Şimşek’e göre daha güçlü olduğu kabul edilmelidir.
Her ne kadar Mehmet Şimşek’in sürecin ilerleyen dönemlerinde özellikle etkili sosyal medya çalışmaları ile görünürlük ve liderlik performansındaki arayı kapatsa da güçlü liderlik algısının yeterince kamuoyuna yansıması gerçekleşmedi. Şimşek, Burdur sorunlarını çözeceği ve güçlü bir başkan olacağı konusunda toplumu daha iyi ikna edebilmiş olsaydı, bütün olumsuzluklara rağmen bu seçim kazanılabilirdi.
e) İYİ Parti’nin Durumu
Burdur’da İYİ Parti’nin kendi adayıyla seçime girmesine karşın kendi oylarını konsolide edemedi. %9-11 oy bandında oy alması beklenen İYİ Parti’nin %3 düzeyine gerilemesi, belediye başkanlığı seçimlerinin sonuçları üzerinde etkili olmuştur. İYİ Parti’nin bütün Türkiye’de olduğu gibi, yerel seçimlerde tabanının büyük çoğunluğunu CHP’li adaylara kaptırmış olması Burdur seçimlerinin sonuçlarını da yakından etkileyen bir unsur olmuştur.
4. AK Parti’nin kendi iç sorunları
Seçim sonuçlarını analiz ederken, bütün sorumluluğu kendi dışımızdaki faktörlere bağlamanın kolaycılığına sığınılmaması gerektiğini, başarısızlığın bütün boyutlarıyla analiz edilmesi hususunu defalarca ifade etmiştim.
Türkiye’nin başarıdan başarıya koşan, girdiği onlarca seçimi kazanan AK Parti, geldiği nokta itibariyle birçok konuda artık bir taraftan kendi başarılarıyla övünürken bir yandan da kendisiyle rekabet eder duruma gelmiştir. Bu olumsuz rekabet alanlarını; teşkilat üye ilişkileri, daha önce teşkilatlarda görev yapanların kırgınlıkları/kırılganlıkları, yönetim değişikliklerinin yeterli heyecanı oluşturmaması, aday gösterilmeyenlerin aldıkları tutumlar, herkesin kendini “dava adamı” görürken diğerlerini köklerden uzaklaşmakla suçlaması, teşkilat kademeleri arasındaki uyumsuzluklar, teşkilat yöneticilerinin yaptıkları açıklamalar ve gündelik meselelere verdikleri tepki ve üslup sorunları kamuoyunun tepkisini çekmekte ve seçmen tarafından olumsuz karşılanmaktadır.
Yine, ekonomik şartlarla birlikte, yerelde yapılan alım ve atamalarda toplumun liyakat ve adalet duygularındaki aşınmaların da olumsuz yansımaları bu bağlamda sayılabilir.
Uzun yıllar siyasette ya da teşkilatlarda aktif görev yaptıktan sonra talip oldukları siyasi göreve aday gösterilmemeleri üzerine, siyaseti kendi şahsi konumları üzerinden şekillendirme çabaları, kendilerinin aday olmamasının sonucunun seçimlerde olumsuz olarak ortaya çıkmasını beklemeleri, bu konuda aktif ya da pasif konum almaları, başka partiye geçmeleri, başka parti için aktif ya da pasif çalışma içine girmeleri gibi konular da hem Burdur’da hem de ülkenin pek çok yerinde seçim sonuçları üzerinde olumsuz etkilerde bulunmuştur.
Ve elbette, son söz olarak, milletvekili olarak Burdur Yerel Seçim sonuçlarında, yukarıdaki analizlerde olumsuz süreçlerin her noktasında şahsıma isabet eden bütün boyutlarda; süreçlere yeterince müdahil olamamak, seçmeni Burdur seçmeninin yerel sorunlarına yeterince bakmasını sağlayamamak, halkın yaşadığı ekonomik sorunları ve emeklilerin yaşadıklarını yeterince Ankara’da dile getirip sonuç alınmasını sağlayamamak, teşkilatlarda yeterli ivmeyi oluşturacak güven ve hareketi oluşturamamak, aday adaylığı süreçlerini daha iyi yürütememek, ittifak sürecinin sağlıklı yürümesinde etkili olamamak ve değerli halkımızın bizlere yükleyeceği bütün eleştirileri de üzerime alarak, kabul ediyorum. Sadece kabul etmek de değil, eğer genel merkezimiz ve Sayın Cumhurbaşkanımız da sonuçlar üzerindeki kusurumu ağır kusur olarak değerlendiriyorsa gereğini yapmaları konusunda çağrıda bulunuyorum.
Bütün iyi niyetli çabalarımıza rağmen, şahsi hatalarımız yüzünden bu parti zarar görüyorsa ve gelecekte de görecekse iki dönem rektörlük yapmış, üniversite ve şehir için elinden geleni yapmaya çalışmış birisi olarak ilime güzel işler yapmak ve eserler bırakmış olmayı, bir dönem milletvekilliği olarak da siyasete yeni bir soluk ve yaklaşım getirme çabalarımı yeterli görüyorum. Önemli olan, ilimizin ve partimizin geleceğidir. Şahıslarımızın kariyer ve ikbal hesaplarının bu bağlamda bir yeri ve anlamı yoktur. Büyük olan biz değiliz, büyük olan bizim davamız.
Dileğim, bu analizlerin partimizin her kademesinde bütün çıplaklığı ile yapılması, sorumlulukların kabul edilmesi, gerekli derslerin çıkarılması ve alınması gereken önlemlerin hep birlikte hayata geçirilmesi için ortak bir iradenin ortaya konulmasıdır. İşte bugün hepimizin yerine getirmesi gereken sorumluluk da görev de budur.
“31 Mart’ta duraklamayı, büyük bir fırsata, yeniden doğuşa çevirmeliyiz...”
AK Parti, hiçbir kimsenin kişisel siyasi gelecek hesaplarına ya da kendi vazgeçilmezliklerine feda edilemeyecek bir fikir hareketidir.
Bu seçim sonuçları halının altına da bakmamızı, 7 Haziran 2015 sonuçlarından itibaren ortaya çıkan düşüşün bütün boyutlarıyla analiz edilmesi, halkın yeniden umudu haline gelmemiz için elzemdir. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la son yüzyılın güçlü politik merkez partisi olma vasfına kavuşmuş ve son 22 yıldır halkın umudu olmuş bu hareket, 31 Mart’taki bu duraklamayı bir büyük fırsata ve yeniden doğuşa çevirecek potansiyele sahiptir.
Bize düşen, kendi korunaklı alanlarımıza çekilmek değil, açık yüreklilikle gerçekliklerle yüzleşerek, önce teşkilatlarımızın kendi içinde bütünleşmesini sağlaması, bu fikir hareketine gönül vermiş herkesle kucaklaşmayı, geçmişte yaşananlar ve bunlar üzerinden oluşan kırılganlıkları bertaraf ederek topluma ve Burdur için olumlu bir siyasi duruş ortaya koymaktır. Halkımız artık hizmet beklemektedir, çok istediğimiz Burdur belediyesi seçimlerini alamamış olmamız, halkın kronikleşmiş ve çözüm bekleyen sorunlarına duyarsız kalmamızı gerektirmemekte, halkın umudu olmayı, polemik ve kavga siyaseti değil uzlaşı ve pozitif siyaseti inşa etmemizi gerektiriyor.
VE; SONUÇ...
Adem Korkmaz, bundan sonra ne yapacak, nasıl bir siyaset takip edecek?
Bundan sonra çok daha aktif bir çalışma yürüteceğim. Sürekli halkın arasında, vatandaşları dinleyen, onların eleştirilerine ve önerilerine göre siyaseti şekillendiren bir anlayış ortaya koyacağız. Bu bağlamda;
(1) Bir taraftan sahada problemleri yerinde tespit edip, çözümler için bütün süreçleri ve bürokrasiyi, bütün il ve bölge müdürlerini harekete geçirerek AK Parti’yi yeniden milletin umudu haline getirmek için çabalarken, (2) diğer taraftan acil çözüm bekleyen meselelere (içme suyu, havza bazlı sulama projeleri, hayvancılık projeleri, sportif altyapı projeleri, kırsal kalkınma projeleri, Araştırma Hastanesi ve Tıp Fakültesi, turizm projeleri, yeni OSB yatırımları gibi Burdur’un topyekun kalkınması ve gelişmesi için yatırım ve projeleri hayata geçirmek için gece gündüz çalışacağım. Milletvekili seçim kampanyası döneminde halkıma söz verdiğim bütün konuları teker teker hayata geçireceğiz İnşallah.
Herkesi kucaklayıcı ve kapsayıcı bir yaklaşımla Yeni bir Burdur için çalışmaya devam edeceğiz. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. Durmak yok, yola devam..."
YENİ GÜN MEDYA ÖZEL SÖYLEŞİ