Tefenni, Burdur’un Tek Kazasıydı
Tarih sayfalarına göz attığımızda, Tefenni’nin Burdur’a bağlı tek kaza olduğu dönem dikkat çekiyor. 1889’da Acıpayam’ın Burdur’dan ayrılarak Denizli’ye bağlanması ile Tefenni, Burdur’un tek kazası olarak kaldı. Bu statüsü tam 38 yıl sürdü.
Bucak’ın Burdur’a Katılışı
1911 yılında Antalya’nın Teke Sancağı’ndan ayrılan Bucak Nahiyesi Burdur’a bağlandı ve 1927 yılında ilçe statüsüne kavuştu. Böylece Burdur’un kaza yapısı değişmiş oldu.
Etnik Çeşitlilik ve Ermeni Doktorlar
Osmanlı döneminde Burdur Sancağı’nın haritalarında dikkat çeken bir detay, bölgedeki Rum ve Ermeni nüfus oranlarını yüzdelik dilimler halinde göstermesiydi. Tefenni’de Ermeniler çok küçük bir oran oluşturuyordu, ancak bu nüfusun etkisi küçümsenemezdi. 1910’lu yıllarda Tefenni Belediyesi’nde görev yapan bir Ermeni doktor, bu etnik çeşitliliğin izlerini günümüze taşıyan örneklerden biri.
Burdur’da Rum ve Ermeni İzleri
Burdur’da hala görülebilen Rum evleri, bölgenin geçmişteki kozmopolit yapısının birer kanıtı. Rumlar ve Ermeniler, sadece nüfus oranlarıyla değil, kültürel ve sosyal katkılarıyla da dikkat çekiyordu. Devlet kurumlarında çalışan Ermeniler, bölgedeki hayatın ayrılmaz bir parçasıydı.
Unutulmuş Hikâyeler Yeniden Gün Yüzüne Çıkıyor
Ahmet Korkmaz’ın aktardığı bu bilgiler, Burdur ve Tefenni’nin tarihine ışık tutuyor. Bölgedeki etnik ve sosyal yapı, hem Osmanlı’nın çokkültürlü yapısını hem de yerel yaşamın zenginliğini gözler önüne seriyor. Bu hikâyeler, tarihimizin derinliklerinde saklı kalmış, keşfedilmeyi bekleyen hazine niteliğinde.
Sonuç
Burdur ve çevresinin bu renkli geçmişi, kültürel çeşitliliği ve tarihi zenginlikleriyle daha fazla araştırılmayı hak ediyor. Bu topraklar, Osmanlı’nın çokkültürlü yapısının ve birlikte yaşama kültürünün güzel bir örneği olarak tarihe damgasını vurdu.